Bizim de Bir Yayınevimiz Var: Nart Yayıncılık

Nart Yayıncılık, Kafkas tarihi ve kültürü üzerine yayınladığı kitaplar ve Alaşara dergisi ile, yayıncılık alanında kurumsallaşabilen, Türkiye'deki kültür birikimine önemli katkılarda bulunan bir yayınevi. Çağdaş toplumlarda yayıncılığın önemi göz önüne alındığında, Nart Yayıncılık deneyiminin önemi daha açık görülebiliyor. Bu nedenle Nart Yayıncılık'ın sahibi Hayri Ersoy'la görüştük.

+''+

Nart Yayıncılık'ın kuruluşu ve amaçları hakkında bilgi verir misiniz?

Hayri Ersoy: Nart Yayıncılık Organizasyon ve Reklam Hizmetleri Ltd., ya da kısa adıyla Nart Yayıncılık 1990 yılında, aralarında Murat Özden, Ali Çurey, Yalçın Karadaş, Erdoğan Yılmaz, Hayri Ersoy, Selçuk Karaçay vb arkadaşlarımızın bulunduğu bir grup Kafkas kökenli tarafından hayata geçirildi. İlk adresi Beyoğlu Asmalı Mescit Sokak'taydı. Kuruluş amacını daha iyi anlamak için yayınevimizin ilk eseri olan Abhazyalı yazar Yura Argun'un "Abhazya'da Yaşam ve Kültür" adlı kitabımızın başında yer alan yayıncının önsözünü hatırlatmakta yarar görüyorum: "Kafkas kültür emekçilerinin birliğini sağlamak ve yaşadığımız ülkede geleneksel kültür değerlerimizi çağdaş bir anlayışla yorumlayarak gelecek kuşaklara, tüm dünya halkları ile dayanışarak, aktarmayı amaçlayan yayınevimiz..." diye başlayan önsözümüz sanırım yola çıkış amacımızı net olarak anlatmaktadır.

Yayınevimiz yukarıda sözünü ettiğimiz ve Yalçık Karadaş'la birlikte Türkçeye çevirdiğimiz eserin yanında, yine Yalçın Karadaş'la birlikte çevirip yayına hazırladığımız Bagrat Şinkuba'nın eseri "Son Ubıh" ve Sefer E. Berzeg'in özgün çalışması olan "Türkiye Kurtuluş Savaşında Çerkes Göçmenleri" adlı eserleri bastıktan sonra aynı yıl yayın hayatına son verdi. Bu çok kısa süren yayın deneyiminden sonra 1993 yilında Abhaz Gürcü Savaşı'nın gerginliği içinde arkadaşlarım Ünal Cuğ ve Ertuğrul Çolak ile bir araya gelip günlerce süren değerlendirmeler yaptık ve üç yıl önce kapanan yayınevimizi tekrar hayata geçirmeye karar verdik. Aynı yıl Tümzamanlar yayınevi tarafından basılan ve en çok satan kitaplar listesinde yer alan "Çerkes Tarihi" adlı kitabımın başarısının bize cesaret verdiğini de söylemeden geçemeyeceğim. Yayınevimizin adresi Küçükyalı Atatürk caddesi Selamoğlu İşhanı No:73'dü. Bir yıl kadar burada çalıştıktan sonra yayın dünyasına daha yakın olan Kadıköy'e taşındık. Güneşlibahçe sokak No: 41/8 Yazıcı Han'daki adresimizde gazeteci arkadaşımız Ekrem Bat'ın da aramıza katılmasıyla bir limited şirket kurduk. Halen bu adreste yayıncılığımızı sürdürüyoruz.

Bu güne kadar Nart Yayıncılık neler yaptı?

Yirmiden fazla eser yayınladık ve yayınlamayı sürdüruyoruz. Ayrıca kendi eserlerimizin yanında, bizim dışımızda basılan Kafkasya ve Kafkasyalılara yönelik bir çok eserin kimine yayınevi bulduk, kiminin dizgisini, kiminin kapağını, kimilerinin de baskısı dahil herşeyini yaptık. Yasin Çelikkıran'ın "Çerkes Deyimleri ve Atasözleri", Yaşar Bağ'ın "Türklerde ve Çerkeslerde İslam Öncesi Kültür, Din, Tanrı", yine Yaşar Bağ'ın "Sözler ve Gözler", Sefer Aymergen'in "Sisli Körfez", Sefer Berzeg'in "Kafkas Diasporasında Edebiyatçılar ve Yazarlar Sözlüğü" ve "Kafkasya ile İlgili Yayınlar Bibliyografyası" vb bir çok eserin hazırlanmasında, dizilmesinde, basılmasında az çok katkılarımız oldu.

1990 yılından beri Türk ve dünya basınında Kafkasyalılarla ilgili yayınlanan bir çok makale, dizi yazı, araştırma, haber vb sayısız çalışmaya katkımız oldu ve olmaya devam ediyor. Atlas, Tempo, Aktüel, Tomarrow, Yön, Nokta vb dergilerde yayınlanan bir çok yazının belki de birinci derece bilgi kaynağı olduk. Birçok TV kanalına konumuzla ilgili danışmanlık yaptık. Halen de yapıyoruz.

Nart Yayıncılık'ın yaptığı en önemli işlerden biri de Alaşara dergisidir. Alaşara dergisi dergiciliğimizde yeni bir perspektiftir. Alaşara günceli ve geçmişi bir arada değerlendirmiş, bu sayede dergimiz dünü yazan bir tarih kitabı olmaktan kurtarilırken, günümüz Kafkasyalıları da yaptıkları irili ufaklı çalışmalarla tarihe malolma şansını yakalamıştır. Bu yeni perspektif mahalli bültenlerimize kadar kendini hissettirerek dergiciliğimize yeni bir ufuk açmıştır.

Nart Yayıncılık'ın kuruluş amaçlarında olmayan ama zorunlulukların ona yüklediği ciddi bir işlevi de, haftanın yedi günü, günde 13 saat bir irtibat bürosu gibi çalışmak ve İstanbul'a yurtdışından ve Türkiye'nin değişik yörelerinden gelen hemşerilerimize veya Kafkasya ile ilgilenen hemen herkese evsahipliği yapmaktır. Konuklarımızın günlük ortalamasının 50-60 kişiden aşağı düşmediğini söylersek abartmış olmayız. Sayının bu denli fazla olmasının bizce temel nedeni Kafkas Kültür Derneklerimizin açık tutulmamasıdır. İnsanlarımız öyle sanıyorum ki, dernek ortamında bulamadıklarını bizde bulduklarından sık sık ziyaretimize gelmektedirler.

Nart Yayıncılık'ın geleceğe yönelik hedefleri nelerdir?

Nart Yayıncılık'ın henüz geleceğe yönelik hiç bir hedef tesbit etmediğini söylersen çok şaşıracağınızı sanıyorum ama emin olun aynen öyle. Nart Yayıncılık, kuruluş amaçları doğrultusunda yaptığı yayıncılıkla bu ülkede bir yerlere varılamayacağınının farkında ve bu amaçlarından bazı revizyonlar yapmayı ciddi ciddi düşünüyor. Bu konuda şimdilik fazla bir şeyler söylemek istemiyorum.

Geçmişten günümüze Türkiye genelinde yayıncılık konusunda yapılanlarla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Karşılaşılan sorunlar nedir? Sorunlara çözüm önerilerinizle birlikte rica edelim.

Bu soruyu yanıtlamadan önce bazı saptamalar yapmak istiyorum. Yayıncılık hayatına girdiğinizde ilginç bazı olaylarla karşılaşıyorsunuz, kafanız iyice karışıyor. Bir zamanlar Türkiye'de 1-1.5 milyon civarında Kuzey Kafkasyalı olduğu doğrultusunda bir tez vardı. Abhaz Gürcü Savaşı'nın başlamasından sonra bu rakkam 5-7 milyon oldu. BM'ye üye yüzelli civarındaki ülkeden onlarcasının nüfusu bu rakkamın altındadır. Bu sözünü ettiğimiz milyonlarca Kafkas kökenli insan bilgisayar çağında hala bir günlük gazete, bir kaç periyodik dergi çıkaramıyor ve her ay en azından üç-beş kitap yayınlayamıyorsa ciddi sorunlarla karşı karşıyayız demektir. Yaşadığımız ülkede azınlık olmamız bu konuda sağlıklı bir gerekce asla olamaz. Türkiye'deki nüfusları artık onbinlerle hesaplanan Ermeniler, iki Ermenice ve bir Ermenice-Türkçe gazete çıkarabiliyorsa (ki bunlardan biri yanılmıyorsam 80 küsur yıldır periyodik olarak yayınlanmaktadır) hesaplarımızda ya da bakış perspektifimizde ciddi yanlışlar olduğunu söylemek sanırım çizmeyi aştığım anlamına gelmez.

Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde bu dinin Kafkasya'da yaygınlaştırılması için yapılan Gürcü ve Ermeni alfabeleri bu iki halkın yazılı dile sahip olmasını ve bu sayede kolayca uluslaşmasını sağlarken aradan geçen 1600 yıla karşın hala bizlerin yazıyı, kitabı, dergiyi, bir kaç idealistin zaman geçirme ve entellektüel duygularını tatmin aracı olarak görmeyi sürdürmemiz ciddi bir handikapımızdır. Türkiye gibi geri kalmışlığın bataklığından kurtulmaya çalışan ülkelerde, yazmak, çizmek, yayınlamak deger verilen ve yazıp çizene insancaa yaşamalarını sağlayacak kadar para kazandıran bir uğraşı değildir. Kaldı ki bu ilgisizlik kuyusunun en dibinde bulunan Kafkasyalılara yönelik yayıncılık ise bana göre tamamen "Donkişotluk"tur. Toplumun hatta derneklerimizin yürüttüğü yayıncılık politikaları ile yayıncılığımız çağdaş boyutlara asla ulaşamayacaktır. Bu politikalar olsa olsa yeni Donkişotların yetişmesine yardımcı olacaktır. Başımızı kaldırıp çevremize şöyle bir baktığımızda yayınlanan tüm dergi ve bültenlerimizi bir ya da en çok iki Donkişot'un götürmeye çalıştığını görebiliriz. Bu olağanüstü fedakar insanlar, içinde bulundukları zor hayat şartlarına rağmen arttırabildikleri tüm zamanlarını dergilerin, bültenlerin yaşaması için harcarken, Cervantes'in "Donkişot"unu aratmamaktadırlar. Tabi burada kullandığım Donkişot terimi o insanların çabalarını küçümseme amacını asla taşımamaktadır. Aksine inancı, mücadele azmini, boşvermişliğe tepkiyi tanımlamaktadır. Bu tanımlamadan ders çıkarması gerekenler, o fedakar insanların yanında hiç olmazsa bir "Sanço Panza" bile olamayanlardır.

Bu söylediklerim şahsi düşüncelerimi içermektedir. Çözüm önerilerim ise bu düşüncelerimin satır aralarında gizlidir. Ancak ne tüm sorunları bir arada degerlendirebilecek ve ne de müzminleşmiş sorunlara çözüm yolları bulabilecek bir birikimde hissetmiyorum kendimi.

Çiviyazıları bünyesinde çıkan Kafkasya Yazıları'nın danışma kurulundasınız. Konuyla ilgili bilgi aktarır mısınız? Okuyucularımız Kafkasya Yazıları'na nasıl ulaşabilir?

Kafkasya Yazıları Kafkas kökenli bir grup insanın bir araya gelerek halkların kardeşliği bilincinde birlikte bir şeyler üretme isteminden doğmuştur, diyebilirim. Benim aslında bu dergiye çok fazla bir katkım olduğunu söylemem çok zor. Fakat şu iki şeyi yaptığımı söyleyebilirim. Birincisi, bu dergiyi çıkaranları, böyle bir derginin mutlaka çıkarılması gerektiğine inandırdım. Çünkü daha önceleri bir birikimleri olmadığı için başarılı olup olamayacakları konusunda ciddi kaygıları vardı. Nart Yayıncılık olarak sonuna dek yanlarında olduğumuzu belirterek bu kaygılarından kurtulmalarına yardımcı oldum. İkincisi ise, Kafkas kökenli yazarların bu dergide bir araya gelmelerinde katkım oldu. Kafkasya Yazıları'nı okuyucu bayilerden isteyebilir, çünkü bu dergi genel dağıtım kanalıyla okuyucuya ulaşıyor.

Kuzey Kafkasya derneklerinde yıllarca çalıştınız, yayıncılık konusunda çalışmalarınız sürüyor. Genel anlamda ve özelde yayıncılık konusunda okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz düşünceleriniz vardır.

Okuyucuya sevgi ve saygılarımı sunarken, yayın organlarına sahip çıkmalarını ve yayın hayatına yeni başlayan Nart dergisini asla yalnız bırakmamalarını tavsiye ediyorum. Ayrıca dergiye sahip çıkarken eleştirel olmalarını, eksik gördükleri ya da anlam veremedikleri her şeyi mutlaka derginin yazarları ile tartışmalarını tavsiye ediyorum.

+'



'+Hayri Ersoy

Share