Nart'ın Dil Sayısı için benden istenen "Anavatandaki Dil Çalışmalarını" bütün boyutları ile irdeleyebilmek çok güç. Ancak var olan ana yaklaşımları şöyle sıralamak mümkün:
+''+İlk sözü edilmesi gereken Perestroikadan hemen sonra alevlenen latin temelli alfabeye geçilmesi görüşü. Bu konuda bilimsel olmaktan uzak denebilecek çok sayıda proje sunulmakta bunların çoğunun kendi iç mantığı bile bulunmamaktadır. Her sese bir harf ilkesi ön planda tutulduğu için bugün kullanımda olmayan, bilgisayar programlarında yer almayan işaretlerden oluşmuş spekülatif projeler çoğunluğu teşkil etmektedir. Giderek, alfabenin mutlaka kendimize özgü olması gerektiği düşüncesinden hareketle aile damgalarının harf olarak benimsendiği bir alfabe de oluşturulmuştur. Ancak takdir edilebileceği gibi bunun da pratik değeri yoktur.
Ancak hemen belirtilmesi gereken, latin temelli bilimsel ve gerçekten dilimize uygun alfabe düzenlenebilse bile günümüzde bunun anavatanda uygulama şansının olmadığıdır. Bunun birincil nedeni, yönetimlerimizin üyesi bulunduğu Rusya Federasyonu'nun konuya karşı duyarlılığıdır. Rusya Federasyonu böylesi çalışmaları neredeyse ayrılıkçı hareket olarak algılamaktadır. Nitekim Rusya Federasyonu Devlet Duması'nda Federasyon içinde Kiril dışı alfabe uygulamasına geçilemeyeceği yasasını kabul edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan sonra, anavatanda latin kökenli alfabe uygulaması önündeki diğer engeller önemini yitirmiş sayılabilirse de çoğu dilcilerimizin, bilim adamlarımızın, yazarlarımızın böyle bir uygulamayı zaten yanlış bulduğunu vurgulamak gereğine inanıyorum. Yani Rusya Federasyonu engeli olmasaydı bile Latin kökenli alfabeye geçilemeyebilecekti.
Ben, kendimin de aktif olarak katkıda bulunmaya çalıştığım DÇB ve destekçilerinin Adıge dili ve alfabesi sorununa yaklaşımını, soruna çözüm bulma çabalarını daha yararlı ve gerçekçi buluyorum. Peki nedir bu yaklaşımın önerileri:
- Adıgey ve Kabardey lehçeleri için tek alfabeye geçilmesi.
- Tek bir yazı diline geçilmesi.
- Muhacerettekiler için latin temelli alfabe düzenlenmesi.
Adıgey ve Kabardey lehçeleri için tek alfabeye geçilmesi: Bilindiği gibi günümüz Adıgey ve Kabardey alfabelerinde kimi ortak sesler farklı, kimileri de karşıt harflerle gösterilmiştir. DÇB ilk kurulduğu günden bu yana tek alfabeye geçilmesi çalışmalarını teşvik etmiş, dilcilerimizle birçok toplantı yapmış, Dünya Adıge Akademisi ile konuya yaklaşımda görüş birliği sağlanmıştır. Bu görüş birliğinden sonra çalışmalar daha sonuç alıcı olmuş, Prof. Dr. Kumakho Muhiddin'in projesi üzerinde anlaşma sağlanmıştır. Alfabenin uygulanır hale gelmesi yasama organlarının gerekli yasaları kabulünden sonra mümkün olacaktır. Bu konuda da ilk adım atılmış Kabardey-Balkar parlamentosu ortak alfabeye geçilmesi için gerekli yasal düzenlemeyi yapmıştır. Adıgey parlamentosunun da benzer yasayı kabulünden sonra belirlenecek süre içerisinde uygulamaya geçilecektir.
p>Tek bir yazı diline geçilmesi: Tek dile geçilmesi elbette ki tek alfabeye geçilmesi gibi kolay olmayacaktır. Ancak DÇB kurulduğu günden bu yana bu görüşü savuna gelmiştir. Dilcilerimiz, yazarlarımızın çoğunun bunun olanaksız olduğu görüşünde olmalarına karşın DÇB kendi yaklaşımını savunmayı sürdürmektedir. Bu çalışmaların uzun erimli bir süreç olduğunun da bilincindedir. Ancak tek dil dendiğinde hep, günümüzde yazın dili olan iki lehçeden birinin diğerine tercih edildiği, ya da edilebileceğinin savunulduğu sanılmaktadır. Bu yanlış sanı özellikle DÇB görüşünün karşısında olanlarca yaygınlaştırılmaktadır. DÇB de günümüz politik-kültürel ortamında bunun, yani yazın dillerinden birinin ortak dil olarak kabulünün, hayata geçirilmesinin mümkün olmadığının ayrımındadır. Savunduğu da iletişim olanaklarından en üst düzeyde yararlanılması, çok uzun olmayacağını umduğumuz bir sürede, bir Adıgenin konuştuğunu diğerinin anlar hale gelmesidir. Radyo, Tv, gazete, kitap, tiyatro, okul programları vb. sayılabilecek daha birçok kanalla iletişimin yoğunlaştırılmasıyla tek dile gidilebileceğine inanmakta ve bu konularda çaba göstermektedir.
p>Ancak son dönemde, alfabenin düzenlendiği yıllarda dilbilimcilerimizin yeterli olmadığı, dil bilgisi kurallarına temel olacak Adıgece metinlerin çok az olduğu, bunların sonucunda da alfabenin düzenlenmesinde olsun, dilbilgisi kurallarının belirlenmesinde olsun hatalar yapıldığı görüşü de dile getirilir olmuştur. Kişisel olarak bu görüşün gittikçe ağırlık kazanacağını, alfabenin yine Kiril temelli olarak yeniden düzenleneceğini, dilimizin dilbilgisi kurallarının da günümüz dilbilimi verilerinin yol göstericiliğinde yeniden belirleneceğini umuyorum. Bu arada, DÇB'nin Ağustos ayı içerisinde Nalçik'te gerçekleştireceği Dünya Gençlik Olimpiyatı ve altıncı genel kurul öncesi, çok önemsediği iki konuda daha toplantı düzenleyeceğini anmakta yarar görüyorum. İlgili bütün tarafların katılımının beklendiği "Anavatana Dönüş Sorunları" konulu ilk toplantı, 17 mayıs 2003 de Maykop'ta, "Dilimiz" konulu ikinci toplantı ise 7 haziranda da Çerkesk'te gerçekleştirilecektir. Bu ikinci toplantıda yukarıda sözünü ettiğim yeniden yapılandırma çalışmalarının daha yüksek sesle dile getirilebileceğini de söyleyebilirim.
Çerkesk'de gerçekleştirilecek "Dilimiz" konulu toplantının gündem maddelerinden biri de tüm Adıgeler için "Adıge Dili Günü" belirlemek. Aslında bu konuda Adıgey'de uygulama zaten başlamış bulunuyor. Dönemin Adıgey devlet başkanı Carım'ın kararnamesi ile Bersey Wımar'ın hazırlamış olduğu bilinen ilk alfabemizin, 1853 yılının 14 Mart'ında yayımlanmış olması nedeniyle 2000 yılından beri her 14 Mart "Adıge Dili Günü" olarak kutlanmaktadır.
Ayrıca okullardaki ders saatleri yetersizliğinin getirdiği olumsuzluklar en iyi dil öğretmeni, en iyi öğrenci, çeşitli konulara da açılan kompozisyon yarışmaları gibi etkinliklerle giderilmeye çalışılmaktadır. Kabardey-Balkar'da da Adıge Psalhe gazetesinin başlatmış olduğu sonradan Xase ve Eğitim-Bilim Bakanlığı'nın da katıldığı Si bze, si pse, si dunay adlı en iyi dil öğretmeni yarışmaları dört yıldır sürmekte gittikçe daha önemsenir hale gelmektedir.
Muhaceretteki Adıgeler için latin temelli Adıge alfabesi düzenlenmesi: Ben DÇB'nin latin temelli Adıge Alfabesi'nin anavatandakiler için değil, sadece muhacerettekiler için oluşturulması, yaklaşımının daha gerçekçi buluyor bu konudaki çalışmalara da katkıda bulunuyorum. DÇB genel sekreterliğim sırasında, sürgünün 132. yılı nedeniyle Ankara'da yapılan "Dil konferansında" bu konuyu da gündemimize almıştık. Konuyu yönetimlerimizin de gündemine taşımak için konferansa Adıgey'den dönemin Eğitim Bilim Bakanı Bırsır Batırbi'nin, Kabardey-Balkar'dan da Eğitim Bilim Bakanı adına Oşhamaxue Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Wıt'ıj Boris'in katılımını sağlamıştık. Katılmış olanların hatırlayabileceği gibi konferansa katılanlar adına yönetimlerimizden "Muhacerettekiler için Latin Temelli Adıge Alfabesi" oluşturulması dileğinde bulunulmuştu.
p>Ünlü dilbilimcimiz Ç'eraşe Zeyneb adına iki yılda bir düzenlenen dil konferanslarından ilkine, ki 27-29 mayıs 1998 de gerçekleştirilmiştir, Fahri Huvaj ile birlikte sunduğumuz öneriyi son dönemlerin bu konudaki en ciddi girişimi olarak değerlendiriyorum. Konferans özetlerinin sunulduğu kitapçıktan, muhaceretteki Adıgeler için latin temelli alfabenin neden gerekli olduğu savunmamızı aktarmadan önce bu gerekliliği fark etmekte geciktiğimizi itiraf etmeliyim. Uzun bir süre Türkiye'de latin temelli alfabeyi savunanların başında gelen Sefer Berzeg'e karşı çıkmıştık. Doğrusu ben daha Adıgey'e dönüş yapmadan önce kimi arkadaşlarımızın karşı çıkmasına karşın Fahri Huvaj ile çalışmaları başlatmıştık. Benim dönüşümden sonra Fahri teknik çalışmaları ilerletirken ben de alfabenin tartışılabilir, benimsenir zeminini hazırlama çabası içindeydim. Fahri Huvaj'ın Adıgey'de kaldığı sürede de çalışmaları sonlandırıp taslağımızı aşağıda okuyacağınız savunma ile Adıge Devlet Üniversitesi'nin düzenlemiş olduğu yukarıda sözü edilen konferansa sunduk.
MUHACERETTEKİ ADIGELERİN ANADİLİNİ KAYBETMEMESİ İÇİN LATİN TEMELLİ ADIGE ALFABESİ GEREKLİDİR.
p>
F.Huvaj XHUAJ
Adıgey Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü
N. Hatam MEŞFEŞ'U
Çocuk Hastalıkları Hastanesi Doktor
Bilindiği gibi günümüzde Adıgelerin büyük çoğunluğu (2/3 ten daha çok) Türkiye'de yaşamaktadır. Ancak üzücüdür ki Adıge dilini bilenlerin sayısı gittikçe azalmaktadır.
Türkiye'deki Adıgelerin kiril temelli alfabeyi öğrenebilmeleri çok güçtür. Altmışlı yıllardan beri bu alfabenin öğrenilmesi çalışmaları yapılmış olmasına karşın başarılı olunamamıştır. Bundan sonra da öğrenilebileceğine inanılmamaktadır. Bunun çeşitli nedenleri yanında, kendilerinin Latin harflerini kullanıyor oluşunu, günümüz Adıge alfabelerinin Kiril temelli olması ve bu alfabelerin düzeninin güç anlaşılır olmasını da sayabiliriz.
Türkiye ve diğer muhaceret ülkelerindeki Adıgeler Latin harflerini iyi tanımaktadır. Ayrıca Türkiye dışı diğer muhaceret ülke Adıgeleri de Latin harfli Türkçe alfabeye aşinadırlar.
Muhaceretteki Adıgelerin, özellikle Türkiye'dekilerin anadillerini unutmamaları için kolay öğrenilebilecek, hemen uygulanabilecek Latin temelli Adıge alfabesi gereklidir.
Zaten bugünkü uygulamada, Türkiye'de yayımlanan kitaplarda geçen Adıgece sözcükler Latin harfleri ile yazılmaktadır. Ancak benimsenmiş ortak bir alfabe olmadığı için, çoğunlukla farklı alfabelerle yazılmaktadır (bu konuda çok sayıda örnek sunabiliriz). Öyle olunca da sözcükler rahat okunamamakta, anlaşılamamakta, bu da Adıgece okuyup yazma isteğini azaltmaktadır.
Bugün sizlere sunduğumuz Latin temelli alfabe benimsenir ve Türkiye'deki Adıgelere ulaştırılırsa dili bilen herkes, öğreticiye gerek kalmadan bir günde okur yazar olabilecektir (bunu da örneklendirmek mümkün).
Muhaceret Adıgeleri bu kadar kısa sürede okur-yazar olduğunda benimsenen alfabe ile basılacak kitapların tirajının da bugüne göre çok daha fazla olacağı açık (Adıgece kitap yayımının yasak olduğu ülkelerde bu alfabe yasağı aşmada da yardımcı olabilecektir).
Sunduğumuz latin temelli alfabe ile her iki diyalektimiz de rahatça okunup yazılabilecektir.
Sürgünün 132. yılı nedeni ile Türkiye-Ankara'da düzenlenen dil konferansında katılanlarca, anavatandakilerin latin temelli ortak alfabe benimsenmesi konusunda muhacerettekilere yardımcı olunması dileğinde bulunulmuştur. Sözü edilen konferansa Eğitim-Bilim bakanımız Bırsır Batırbi ile Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Eğitim-Bilim Bakanı adına Oşhamaxue Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ünlü yazar Wıt'ıj Boris de katılmışlardı.
Latin harfleri dünyanın her ülkesinde kolayca bulunabilmektedir. Dolayısıyla latin temelli Adıge alfabesiyle yazmak da kitap yayımlamak da daha sorunsuzdur. Her yerde bulunacak daktilo ve bilgisayarlarla, değişikliğe gerek duyulmadan yazmak, yazılanları sorunsuz olarak çoğaltmak mümkündür.
Dolayısıyla sunduğumuz latin temelli bu alfabe için hiç olmazsa "Denenmesi uygundur" kararı alınabilirse hem Adıge diline hem de Adıge halkına yararlı olunacağı inancındayız.
Konferanstan istenen sonucun alındığını söylenemez. Geçen sürede konu gündemden düşmemiş sözü edilen alfabenin ulusal varlığımız için ne kadar gerekli olduğu daha belirgin hale gelmiştir. Ancak alfabenin teknik sorunlarının Türkiye'de çözümleneceğine inanıyorum. Seçilecek alfabenin muhaceretin ve muhaceret ilişkilerinin ortak alfabesi olması konusunda DÇB'nin desteği sağlanmalıdır. Konferansa sunduğumuz alfabenin büyük değişiklik gerektirmeyecek iyi bir örnek olduğunu umuyorum.
+''+Necdet Hatam