Adığey Cumhuriyeti Anayasası'nın 5. Maddesi gereği ''Rusça ve Adığece, Adığey Cumhuriyetinin eşit haklara sahip devlet dilleridir'' demektedir. Ama bu sadece eşitliği belirten bir cümle olarak kalmaktadır. Adığece'yi Rusça ile birlikte devlet dili olarak kullanmaya kalkışınca Rusça Adığece'ye egemen olacaktır. Bunun sebebi Adığece'nin fakir, gelişmemiş bir dil olması değildir. Zira edebiyat, politika, din sanat ve başka konular üzerine yazılmış birçok eser Adığece'ye çevrilmiştir. Bununla birlikte Adığece günümüzde, devlet dili olarak kullanılacak imkanlara sahip değildir.
+''+Ülkemizde bu güne kadar devlet yönetimi, politika, ekonomi, teknoloji, dünya kültürü, uzay, tarım ve başka konulardaki terimler Rusça olarak kullanılmıştır. Adığelerde bu kelimeleri, kendi dillerinde söyleyebilecek olsalar da Rusça kullanmaya alışmışlardır. Zamanında Cumhurbaşkanımız ve Parlamentoda bu gerçeği görerek Adığece'nin üç-beş yıl içinde ancak devlet dili haline getirilebileceğini düşünmüşlerdir. Adığe Cumhuriyeti Parlamentosu'nun 31 Mart 1994 tarihinde aldığı "Adığey Cumhuriyeti 'nde yaşayan halkların dillerine dair" kararına göre Adığece'nin yaşama geçirilmesi için şu aşamalardan geçmesi gerekliydi:1 Ocak 1998 tarihinden itibaren Adığey Cumhuriyeti'nde yapılacak olan toplantılar, oturumlar ve konferanslar simültane tercüme yöntemiyle her iki dilde de yapılacak, Adığey Cumhuriyeti vatandaşlarına dair tüm belgeler her iki dilde de yazılacak, 1 Ocak 2003 tarihinden itibaren Adığey Cumhuriyeti'nin devlet dilleri devlet dairelerinde, iş yerlerinde, tüm kurum ve kuruluşlarda kullanılabilecekti.
Ancak zaman çabuk geçmiştir. Bu yıl artık yapılacak tüm toplantıların her iki dilde de olabilmesi için simültane tercüme imkanlarının sağlanması ve vatandaşları ilgilendiren resmi belgelerin iki dilde de yazılması gerekirdi. Bu koşulların yerine getirilebilmesi için 1998 yılına gelmeden yapılması gereken hazırlıklar yapılmamıştır. Dolayısıyla kanunun bu hükmü uygulanamaz haldedir. Bu yolda gidersek 2003 yılında yapılması gerekenler de bugünkü gibi yerine getirilemeyecektir. Anayasa ve kanunular çıkarmakla işlerin yapılmış olmayacağı da ortaya çıkmıştır. Hangi dil olursa olsun onu devlet dili haline getirmek hedefleniyorsa sosyal, ekonomik ve politik ve diğer tüm yönleri kapsayan programların önceden hazırlanıp uygulanması gerekmektedir. Her türlü iş ciddi bir devlet yaklaşımı gerektirir, yoksa işleri zamana bırakıp beklemekle olmaz. Ulusun dilini devlet dili haline getirmek kolay bir iş değildir, kendiliğinden oluşması da mümkün değildir. Devlet dili olarak Rusça'ya alışmışken, resmi belgeleri Adığece yazmaya kalkışınca veya devlet işlerini Adığece anlatmaya başlayınca işin zorluğu ortaya çıkmaktadır. Dilin devlet dili yapılması için yapılması gerekenler oldukça fazladır. Öncelikle edebiyat dili güçlendirilmeli, dilde olmayan devlet yönetimiyle ilgili terimler kazandırılmalı ve bunlar halk diline kabul ettirilmelidir. Bu işleri yerine getirecek bilim adamı ve görevliler belirlenmeli, gerekli ödenek bütçeden ayrılmalıdır. Günümüzde hiçbir sorunu parasız çözmek mümkün değildir. Her şeyi oluruna bırakarak çözüm beklemek anlamsızdır.
Adığece'nin Rusça ile birlikte devlet dili olmasına dair madde anayasaya konduktan sonra Adığece'nin güçlendirilmesi ve devlet dili haline getirilmesi için bugüne kadar ne yaptık?
Bu soruya verilebilecek cevapların belli başlısı bu konu üzerinde çokça konuşulmuş olmasıdır. Yani "laf çok ama iş yok " diyebiliriz. Gerçi Adığey Cumhurbaşkanının nezninde kurulan dil ile ilgili komisyonda bu konular defalarca görüşülmüş, mevcut imkanlardan nasıl yaralanılacağı tartışılmış, yaşamın çeşitli dallarında kullanılacak terimlerin bulunması için bilim adamlarına görevler verilmiştir. Ama iş paraya gelince her yol tıkanarak bugüne kadar gelinmiştir. Okullarımız için gerekli olan yardımcı kitaplar bile para yokluğu nedeniyle basılmadan beklemektedir. Tüm bunlar Adığece'yi devlet dili yapabilmek için paraya ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Bu gerçek, yasayı çıkaranlarca yeterince göz önüne alınmamıştır. Genç Cumhuriyetin yardıma ihtiyacı varsa da yardımcı olacak kimse yoktur. Gereksiz şeylere bütçeden pay ayrıldığından gerekli şeylere para yetmemektedir. Durum böyle olunca çok ihtiyacımız olan dil, Adığece gelenek, tarih ve kültür gibi konular da savsaklanmaktadır. Bu konulara gerekli önem verilip para esirgenmemesi gerekmektedir.
Tüm bunlarla birlikte yerleşik Adığe edebiyat diline de dikkat etmemiz gerekiyor. Edebiyat dilinin kuralları toplantılarımızda ve okullarımızda korunmalıdır. Çünkü devlet dili olacak olan diyalektler değil edebiyat dilidir. Bu yönden bakılacak olursa "Adığe Mak" gazetesinin daha oturmuş olduğunu görmekteyiz. Adığe radyo ve televizyonunun kullandığı dil karmadır. Edebiyat dili, diyalektler, Rusça ve başka dillerden kelimeler bir arada kullanılmaktadır. Sıradan insanların konuşmalarında yaptıkları hataları önemsemiyorum. Önemli olan Adığey Cumhuriyeti'nde ve dünyada tanınmış, eğitilmiş kişilerin yaptıkları hatalardır. Radyo ve televizyonda yayın yapan spiker, artist ve redaktörlerin dilleri de edebiyat dilinden oldukça uzaktır. Adığece yazılan eserlerin çoğalmış olmasına rağmen parasızlık nedeniyle basılmadan bekliyor olmaları da bir handikaptır.
Okullarda Adığece'nin durumu bir miktar ilerleme kaydetmişse de ders saatlerinin azlığı öğretmenlerin sık sık şikayet ettiği bir konudur. Çocuklarla ilgili "Joğobın" dergisi çıkarıyorsa da radyo ve televizyon uzun zamandır çocukların varlığını unutmuşçasına programlarında çocuk öykülerine yer vermemektedirler. Çocuklukta öğrenilmeyen edebiyat dilini sonradan edinmek güçleşecektir. Adığece'yi devlet dili yapmak istiyorsak bunu iyice bilmemiz gerekmektedir. Bugün devlet hizmetlerini yürütenlerin görevleri sona erince onların yerini alacak olanlar küçüklerdir.
Günümüzde çeşitli bilim dallarında hizmet veren birçok asistan, doktor ve akademisyenimiz vardır, bundan gurur duymamız gerekmektedir. Dil konusunda yaralanmamız gereken kişiler de bu kesim içinden olmalıdır. Örneğin Adığece söz konusu olduğunda bu dili bilen herkes sanki dil bilimciymiş gibi sözü kimseye kaptırmamaktadır. Çeşitli Adığe diyalektleriyle ilgili sorunlar da bunlar arasındadır. Bu sorun da devlet dili ile ilgili olduğu için burada üzerinde durmayı uygun buluyorum. Hepimiz biliyoruz ki Abzah, Bjeduğ, Besleney, Kabardey, Çemguy, Şapsığ hepsi Adığedir. Tüm bu boylar kendilerini Adığe olarak tanıtırlar, doğru olan da budur. Ulusun içindeki bölgesel farklılıkları kabul etmek istemeyenlerin, bu farklı parçacıkların bütüne temel oluşturduklarını anladıklarını sanmıyorum.
Ağaç bir bütün olarak ağaç olarak adlandırılmaktadır. Ancak ağacın kökü, tepesi ve dalları vardır. Ulus da buna benzer. Ona temel ve kaynak olan unsurları yok sayarsanız ağaç solar, kurur ve yok olur. Bu tür davranışlar doğal gelişime aykırıdır. Tabi ki bu farklı grupların gelenek, görenek ve dilleriyle de anlaşabilmeleri gerekmektedir. Geleneklerdeki ufak tefek ayrılıklar anlaşmayı engellemiyorsa da dildeki farklılıklar anlaşmayı güçleştirmektedir.
Aynı ulustan insanların anlaşabilmesi, ortak bir dille aynı eğitimden geçebilmeleri ve bu dilin devlet dili haline gelebilmesi için bu ulusun diyalektlerinin arasından seçilmiş, ortak kabul gören bir dilin belirlenmesi gerekmektedir. Bugün için Adığelerin iki edebiyat dilleri vardır. Bunlar Adığe edebiyat dili ve Kabardey- Şences edebiyat dilleridir. Bilim adamlarınca saptanmış ve belli esaslar üzerine oturmuş olan bu edebiyat dilleri eğitim kurumlarında kullanılmaktadırlar. Eğitim görmüş kişilerin konuştukları diller de bunlardır ve devlet dilleri de bunlardan oluşacaktır. Bu bilgiler ışığında Adığe edebiyat dilinin herkes tarafından kurallarına uygun ve düzgün bir şekilde kullanıldığını söylemek çok zor. Gerçi her Adığece bilenin edebiyat dilinde konuşmasını beklemek bugün için doğru değildir, çünkü bu konuda herkesin aldığı eğitim farklıdır. Ama bilim adamı, bakan, gazeteci, yazar, spiker, artist durumunda olan kişilerin edebiyat dilini doğru kullanmamaları bu dilin gelişmesine zarar vermektedir. Anayasanın 24. Maddesi "Herkes kendi anadilini kullanma, eğitimde ve sanatta istediği dili seçme hakkına sahiptir" der. Burada söylenmek istenen bireyin istediği dili seçme özgürlüğüdür. Ama bundan devlet işlerinin yazılı olan diyalektle yürütülmesi gerektiği anlamı çıkarılmamalıdır. Devlet diliyle resmi bir konuşma yapılırken ( ister Rusça ister Adığece olsun ) veya yazılı belgelerde düzgün bir edebiyat dili kullanılmalıdır.
Adığecemizi edebiyat dili yapmak istiyorsak bunu mevcut edebiyat dilimizi temel alarak gerçekleştirebiliriz. Aydınlarımız edebiyat dilini iyi bilmeli, kurallarını bozmamalı ve toplum karşısında bu dili sıkça kullanmalıdırlar. Adığece'nin devlet dili olması için bilim adamlarına gerekli olan parayı da devlet mutlaka temin etmelidir. Unutmamalıyız ki Adığey Cumhuriyeti'ni yaşatacak olan Adığecedir ve bu dille yoğrulmuş Adığe halkıdır.
[Filoloji Bilimleri Doktoru Gış Nuh aynı zamanda Adığey Cumhuriyeti Bilim Emektarı ünvanı almış olup, Adığey Cumhurbaşkanı nezdinde kurulmuş olan kurulun da üyesidir. Bu yazı Ç.İbrahim tarafından Adığece'den Türkçe'ye çevrilmiştir.]
+''+Ğış Nuh