UNPO VE YÜKLENDİĞİ MİSYON
Soğuk savaş sonrası dünyada, devletlerin meydana getirdiği uluslararası topluluğun halihazırda var olan kurumları, devletlerin hükümetleriyle, onların yönetimlerindeki halklar arasındaki ilişkilerle ilgili sorunlarla tam olarak başa çıkamamaktadırlar. Bu yetersizliğin sebebinin bir kısmı, gerçekte özellikle uluslararası topluluğun ve onun kurumlarının devlet tabanlı tabiatıdır. Böyle tek boyutlu bir odaklaşma, genel olarak soruşturmaya izin vermez, devletlerin iç işleri olarak görülen alanda daha az karışılmasmı beraberinde getirir.
Uluslararası topluluğun bu türden acil durumlarda bile yetersizliğini belirten hüsran ifadeleri bugün çoğunlukla uluslararası ve hükümetlerarası konferanslarda duyulur. UNPO, devleti olmayan ve devleti esaret altında olan uluslar ve halklar tarafından sadece onları temsil ettiğini ifade eden hükümetlerden çok etkilenen halklar için çözüm aramaya katkıda bulunmak ve en çok kendilerini ilgilendiren konularda uluslararası bir düzeyde tartışmalara katılmak için bir kanal sağlamak üzere kuruldu. Dahası kültürel hakların, dini hakların, self-determinasyon (bir ulusun kendi yönetim biçimine kendisinin karar vermesi) haklarının, kişisel insan haklarının, yerli hakların, doğayı koruma ve diğer hakların korunması gibi konular bu insanları doğrudan ilgilendirip etkiliyor.
UNPO, dünyanın baskı altında zulüm ve esaret gören, gözardı edilen ve başka türlü, temel uluslararası forumdaki uluslararası topluluğa hitap edemeyecek halklarının sesi olmak üzere kurulmuştur. Misyonu
(görevi) bu halkların diplomasi ve BM ile insan haklarının korunması için diğer uluslararası yöntemleri kullanmayı içeren şiddetdışı yollarla çıkarlarını etkili şekilde kollamalarına, kamuoyu ve diğer hareket yönlü stratejiler oluşturmalarına ve kendi haklarını savunmak için yasal seçenekleri bulmalarına yardımcı olmaktır.
Örgütün faaliyetleri için UNPO’nun 2. Genel Kurulu tarafından konulan öncelik, şiddetin patlak vermesiyle tehdit altında kalan bölgelerde önleyici, kollayıcı harekete verilendir. UNPO’nun fınansman ve diğer kaynakları hala gerektiği kadar etkili olmakta çok yetersizdir. Bundan dolayı örgütün bu alandaki faaliyetleri üyelerinin talebi üzerine sorumlu bölgelere heyetler göndermek ve uluslararası örgütlerin ve çeşitli hükümetlerin dikkatlerini şiddetli çatışmalar tehlikesine çekmekle sınırlı kalmıştır. Sözkonusu heyetler arasında Tataristan’a, Irak’ın Kürdistan Bölgesi’ne, Kosova’ya ve Haziran 1992’de Abhazya’ya gönderilenler sayılabilir.
Kasım 1992’de Abhazya’ya görevlendirilen heyet, önceki heyetlerden iki temel nedenden dolayı farklı idi. Bunlar; Heyet halihazırda bir kanlı çatışmayı nedenlerini, çözüm yollarını, katılan ana taraflarla tartışmaya gitti ve heyet esas olarak UNPO-dışı temsilcilerden yani parlamento üyelerinden veya onların görevlilerinden meydana geldi. Heyetin görev alanı önceki delegasyonlarınkinden daha genişti. Çünkü görev alanına eğer taraflar istediği takdirde arabuluculuğu da içeren sorunun çözümü için olasılıkların ortaya çıkarılmasını da kapsadı.
UNPO’NUN ABHAZYA, GÜRCÜSTAN VE KUZEY KAFKASYA HEYETİ
1. HEYETİN AMACI VE GÖREV ALANI
15 Mayıs 1992’de Abhazya Cumhurbaşkanı Vladislav Ardzınba, UNPO Genel Sekreteri’ne bir çağrıda bulunarak, Abhazya ile Gürcüstan arasında patlak veren şiddetli çatışmanın önlenmesinde yardım istedi. Ardzınba, Gürcüstan’ın, Abhazya ile ilgili politik sorunu güç kullanarak çözmeye kalkma endişesini dile getirerek, bunun UNPO’nun arabuluculuk gibi acilen harekete geçmesi nedeni olarak gördüğünü belirtti.
UNPO’nun Ağustos 1992’deki 2. Genel Kurulu’nda Devletlerin Egemenliği Altındaki Halklara Karşı Kuvvet Kullanmasının Önlenmesi üzerine bir gün süren özel toplantıyı takiben, halkın kendisine karşı kuvvet kullanılmasıyla şiddetin diğer şekilleriyle baskı altında hissettiği durumlarda UNPO üyelerinden herhangi birinin talebi üzerine durumlarda araya girmek için (Acil Eylem Konseyi olarak tanımlanan) özel bir konsey kurulmasına karar verildi.
Takip eden yıl içerisinde Konsey için bir yapı, işlem kurulları ve ilkeleri tanzim etmiştir ve Ocak 1993’de
UNPO’nun 3. Genel Kurulu tarafından onayını takiben faaliyete geçmesi bekleniyor.
Bu arada, UNPO’ya üyelerinden kendilerine karşı kuvvet kullanılmasında göz korkutmak üzere heyetler görevlendirilmesi için birçok talep geldi.
Böylece Tataristan, Arnavutluk’daki Yunanlılar, Irak Kürdistan’ı ve Kosova, UNPO’ya belirli referandum veya seçim karşıtı hükümetlerin kuvvet kullanmasını önlemekte yardımcı olabilecek diğer uluslararası gözlemcilerlebirlikte referandum veya seçim gözlem ekipleri göndermeye çağırdı. Acil Eylem Konseyi henüz faaliyet göstermedigi halde, UNPO Sekreteryası Arnavutluk’taki Yunanlılar’ın talebi hariç her olayda talebi değerlendirdi. (Arnavutluk’ta ise hükümet izni sağlanamadı)
Abhazya; Ağustos 1992’de UNPO’nun tam üyesi oldu böylece Başkan Ardzınba’nın talebi Genel Kurul’un kararıyla tamamiyle uygundu. Abhazya ile Gürcüstan arasındaki anlaşmazlıkta UNPO’nun özel bir ilgisi vardı çünkü Gürcüstan UNPO’nun kurucu bir üyesidir ve aynı zamanda Abhazya’da UNPO’nun bir üyesidir.
2. HAZİRAN 1992’DE GERÇEKLERİ ARAMA
Başkan Ardzınba’nın talebine cevaben, UNPO Genel Sekreteri Dr. Michael van Walt van Praag durumu incelemek ve UNPO’nun nasıl katkıda bulunabileceğini tayin etmek üzere Abhazya’nın başşehri Suhum’a gitti. Seyahat Haziran 1992’nin ilk haftasında gerçekleşti. Van Walt, anlaşmazlığın iki tarafından (Abhaz ve Gürcü) Abhazya Parlamentosu delegeleri, yerel halk ve yetkililerle Başkan Ardzınba ile biraraya geldi. Ziyaretin ertesinde, Van Walt, Başkan Ardzınba’ya ve Gürcüstan Devlet Konseyi Başkanı E. Şevardnadze’ye ve diğer bazı hükümetlere yazdığı üzere, “Farklılıkların karşılıklı tatmin edici olarak giderilmesine yönelen çatışma ve gerilimleri azaltmada, yararlı bir yol aramada yardımcı olmak için tarafların tutarlı bir çaba içerisinde” olduğunu belirtti.
Bu mektuplardan Van Walt, başlangıç olarak tanımladığı ziyaretinin sonuçlarını aşağıdaki şekilde özetledi; “Bir yanda çoğunlukla Abhazya Parlamentosu’ndaki Gürcü temsilcilerle Tiflis hükümeti arasında, diğer yanda Abaza temsilcilerle, Abhazya’daki Yunanlılar, Ruslar, Ermeniler gibi pek çok etnik seçmenleri temsil eden delegeler arasında ortaya çıkan anlaşmazlık tamamı ile politik bir niteliktedir.” Anlaşmazlığın, görüştüğüm tüm taraflarından insanlar, sorunun etnik düşmanlık veya revaçtaki diğer duygulara dayanmadığına inanıyorlar. Bununla birlikte, hepsi eğer bir çözüm bulunmazsa açık çatışmanın patlak vererek etnik çatışma ile sonuçlanacağıda fikir birliği ediyorlar. Her iki taraftan da pek çok kimse, kendi görüşlerini güçlendirmek amacıyla birçok tarihi argümanlar öne sürmüştür. Tarihi argümanların geçerliliği ne olursa olsun, tarihin önemi inkar edilmemekle birlikte, bu argümanlar çoğu zaman, konunun temel sorunlarından sapmalara neden olmaktadır.
Bu hadisede, tartışmanın özünün Abhazya ile ilgili sorumluluk ve otoritenin, Tiflis ve Suhum hükümetleri arasında paylaşılması konusu olduğu sonucuna vardım. Ekonomi, kültür ve eğitimin yönetimi tartışmanın ana konusu gibi görünüyordu. Diğer önemli konular, bölgenin etnik nüfus yapısı göz önüne alınırsa, Abhazya Parlamentosundaki temsil edilme metoduyla ilgilidir.
Bir tarafta milliyetçilik duygulan, diger tarafta da aldatılmışlık duygulan, dogaldır ki ortaya çıkıyor, ama bunlar bir çözüm arayışına her zaman yardımcı olmuyor. Eym zamanda bu ve diger hissiyat çok reeldir ve tamamen kabul edilmelidir.
Abhazya’da kendileriyle konuştuğum pek çok insan gibi, ben de, durumun, samimi görüşmeler ve sabır yoluyla çözülebilecegine inanıyorum. Eynca, bir çözüm dayatmak üzere bir defa kuvvete başvunılursa, herkesi tatmin edecek ve dolayısıyla uzun ömürlü olacak çözüm şansı önemli ölçüde zayıflayacaktır.
UNPO o zaman, her iki tarafı da ön görüşmelere başlamaya davet etti.
14 Agustos 1992 tarihinde, Gürcü kuvvetleri Abhazya’ ya girdi ve Abhazya güçlerinin direnişiyle karşılaştı. Savaşbaşladı. Başkan Ardzınba’nın temsilcisi ve
Kuzey Kafkas Konfederasyonu Meclis Başkan Yardımcılarmdan Gunım Gumba o sırada, Birleşmiş Milletler (BM) Ayrımcılığı Önleme ve Ezınlıkları Kollaına Komisyonu’nun yıllık oturumu için hazırlık amacıyla bir UNPO toplantısma katılmak üzere Cenevre’de B M’de bulunuyordu. U N P O , G u m b a ve Çeçen Cumhuriyeti’nden iki temsilciye, Ebhazya ve Kuzey Kafkasya’daki dunıma alt komisyonun dikkatini çekme konusunda yardımcı oldu.
Cenevre ve Hollanda’ya seyahati sırasında Gumba, araştuma yapmak ve rapor vennek üzere Abhazya’ya derhal bir misyon yollamnasmı telep etti. Özellikle UNPO’nun bu misyona parlamento üyelerini davet etmesini istedi. 11 Eylül 1992 Tarihinde Başkan Ardzınba, UNPO Genel Sekreteri ve BM Genel Sekreteri’ne bir mektup fakslayarak, durumu araştınnak üzere Abhazya’ya bir durum tesbit misyonu gönderilmesini istedi.
Abhazlann talebini karşılamak üzere UNPO bir dizi parlamenter ve parlamento personelini, Gürcü-Ebhaz ihtilafımn ana unsurlanna, insan haklan durumuna, bu ihtilafm Kuzey Kaflsasya Bölgesi’ndeki gelişmelerle ilgisine ve ihtilafın banşçı yollarla çözüm potansiyeline özel bir dikkat göstererek Abhazya’daki dunımu incelemek üzere Ebhazya, Gürcüstan ve Çeçen Cumhuriyeti’ne gidecek bir UNPO misyonuna katılmaya davet etti.
3. UNPO HEYETİ’NİN OLUSUMU
Lord David Ennals: Britanya Parlamentosu Lordlar Kamarası üyesi; Kraliçenin Şahsi Konsey İjyesi ve Dışişleri ve Savunma Eski Bakanı.
Margery Ferrar: Emerika Birleşik Devletleri Kongre Üyesı, Dışişleri Avnıpa ve Orta Doğu Alt Komite Başkan Yarcımcısı ve Kongre İnsan Haklan Komisyonu Eş Başkam Tom Lantos’un Özel Yardımcısı.
Alvaro Pinto Scholbach: Hollanda Parlamentosu Dışişleri Komitesi görevlisi. Parlamentoda grubu bulunan Hollanda İşçi Partısı görevlisi.
Dr. Linnart MaelL Estonya Tartu Üniversitesinde Felsefe Profösöriı’, Estonya Bagımsızlık Partisi Meclis Başkan Yardımcısı, UNPO İkincı Genel Asamblesi Meclis Başkam ve UNPO Tartıı Koordinasyon Merkezi Müdürü.
Dn Michael van Walt van Pnuıg: Heyet başkam, UNPO (‘lenel Sekreteri, Uluslararası hukukçu.
4. UNPO HEYETİ’NİN GUZERGAHI
UNPO Heyeti’nin bölgeyi ziyareti, 31 Ekim’den 8 Kasım’a kadar sürdü. Moskova ve Soçi’ye (Rusya’da), Gudauta ve Gagra’ya (Abhazya’da), Suhum yoluyla (Abhazya) Tiflis’e (Gürcüstan) ve Grozni’ye (Çeçen Cumhuriyeti) ve tekrar Moskova’ya gitti. ,
Soçi’de ve Abhazya’da misyon üyeleri, Abhazya Parlamento Başkanı, Cumhurbaşkanı Vladislav Ard- zınba ile Abhazya Başbakanı Vaja Zarandiya İnsan Hakları Komitesi Başkam Yuri Voronov, İnsan Haklan Komitesi Başkan Yardımcısı Natela Akaba, Stanislav Lakoba, Abhazya Parlamentosu Eğitim ve Kültür Komisyonu Başkanı Sergey Şamba, tarihçi ve Kuzey Kafkasya Konfederasyonu Parlamentosu Ljyesi Guram Gumba, Kuzey Kafkasya Konfederasyonu Başkaru Musa Yura Şanibov ve Abhazya Parlamentosu’nun diger bazı üyeleri
ile, Suhum ve Gagra Belediye Başkanlan da dahil olmak üzere bazı mahalli idarecilerle, Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle ve doktorlarla, mültecilerle, mahalli sakinlerle, savaş esirleriyle ve uluslararası Kızılhaç temsilcileriyle görüştü.
Delegasyon Tiflis’de, Meclis Başkanı Edvard Şevardnadze, Başbakan Yardımcısı ve İnsan Haklan ve Etnik hişkiler Devlet Komitesi Başkam Aleksandr Kavsadze, Şevardnadze’nin Başdanışmanı Rektör Yardımcısı Levan Aleksidze ve Gürcüstan Parlamentosu üyesi İrakll Kadagaşvill, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Kent Brown, Dr. Marian Staszewski Başkanlığındaki Birleşmiş Milletler gözlemci heyeti ve değişik etnik gruplardan vatandaşlar arasmda vatandaş ve ınsan haklarmı geliştirme hareketi üyeleriyle görüştü.
Grozni’de, C~ımhurbaşkanı Cahar Dudayev, üst düıey Çeçen Yetkililer, Uluslararası İnsan Haklan Derneği CSD Ba~kanı Said Emin İbrahimov ve sürgündeki Gürcüstan Cumhurbaşkam Zviad Ganısakhurdia ile görüştü.
Delegasyon, Grozni’de İnguşlarla da görüştü. 5.
BULGULAR
Ablıazya’dakl İhtilafın Tarilıi:
Abhazya, uzun ve bilinen bir tarihi olan bir ülkedir. Tarihindeki değişik dönemlerde Abhazya Bağımsız oldu, Çarlık Rusya’sına bağımlı oldu, Bağımsız Kuzey Kafkasya Konfederasyonu’nun bir parçası oldu, SSCB’de bir Birlik Cumhuriyeti oldu ve Gürcüstan’a dahil bir Özerk C~ımliuriyet oldu. Abhazya’dald ve Kafkasya’daki diğer ihtilaflar, bölgenin taıihi biraz olsun bilinmeden anlaşılamaz.
Abhaz halkı, Kafkasya bölgesinin ilk sakinlerinden olup, Kafkasya’da Hıristiyanlıgı ilk kabul eden halktır (4 yüzyıl). Abhazya tarihi, Kafkasya tarihi ile içiçedir. Yunanlılar’ın, Romalılar’ın, Bizans’m ve Türklerin hakimiyetinde kaldı ve bunlardan herbiri, Abhaz kültüründe izler bıraktı. Osmanlı Hakimiyeti sırasında, Ebhazya’nın bir kısmı müslümanla~tırıldı.
Rus Çarlan, l9.yy’in ilk yansında Osmanlı Transkafkasya’smı fethettiklerinde, Abhazlar ve diğer Kuzey-Batı Kafkasya Halklan bagımsızlıklan için sava$tılar. Bunlarm direnişi, Kuzey Kafkasya 1864 yılmda İmparatorluk. Rusyası’nın hakimiyetine geçince son buldu.
Rus fetlıi sırasında, Abhazya, üç Kuzey-Batı Kafkas halkmm, Abhaz-Abazinler, Ubıhlar (Soçi civan), ve Çerkeslerin (Yaylalarda), kendilerine ait bir anavatanm en güney parçası idi. Rus fethi, çok büyük nüfus hareketlerine sebep oldu. Ubılılarm tamamı, ya öldürüldü vaya Osmanlı İmparatorluğu’na sığmdı. Abhazlarm çok büyük bir kısmı da ya öldürüldü, vaya Osmanlı İmparatorluğuna sıgındı.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki soykınmdan kurtulan Ermeniler ve Rumlar, Abhazya’ya yerleşti. Çarlık Rusyası Abhazya’ya Rus ve Ijkraynalılan iskan etti. Öldürülen veya Abhazya’dan kaçanlarm geride bıraktığı verimli topraklar Kartveller (Gürcüler, Migreller, Svanlar) tarafından da kolonize edildi. 19. Yüzyıl sonunda Abhazlar, Abhazya nüfusunun ancak % 53′
ünden biraz fazlasmı oluşturuyordu. Abhazlarm Stalin tarafmdan geniş ölçekli sürgüne uğraması ve Stalin dönemi sırasındaki büyük Gürcü ve Migrel iskanı programı, Abhazlan kendi öz vatanlarmda nüfusun yalmzca % 18’ini oluşturur duruma düşürdü. Gürcüler, Migreller ve diger Kartveller (Sovyet istatistiklerinde ve bugün heryerde geniş anlamda “Gürcü” olarak ifade edilenler) nüfusun % 45’ini oluştururken, Ruslar, Ermeniler, Grekler ve Estonlar, kalan kısmı oluşturuyordu. (Ekteki çizelgeye bakınız.)
Rusya İhtilali sırasında Abhazya, Kuzey Kafkasya halklannın politik olarak bagımsız bir konfederasyonu olan Kuzey Kafkasya Konfederasyonu içinde bağımsız bir devletti. Bu Konfederasyon 1918’de Cemiyeti Akvam tarafından üyelige kabul edilmek üzere idi.
1918’de Menşevikler Gürcüstan’da kontrolü ele geçirdiler ve Ebhazya’nın, Gürcüstan’m bir parçası olduğunu iddia ettiler. Menşevikler, Bolşevikler 1921’de kontrolü elde edene kadar bölgeyi demir yumrukla yönettiler. Bu dönem, Abhazya’yı “Gürcüleştirmek” için yapılan ilk teşebbüs idi.
Sovyet Hakimiyetinin tesisi, 31 Mart 1921’de Abhazya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilanına imkan sağladı. 16 Aralık 1921’de Statüsünün bir “AntlaŞma Cumhuriyetine” düşürülmesine rağmen, ülke Sov yet sistemi içerisinde on yıl kadar bağmısız bir statüye sahip oldu ve pratikte Tiflis’den Özerk olarak kendi kendini yönetti.
Stalin’in yükselmesiyle işler değişti, Şubat 1931’de Abhazya’nın Statüsü, Gürcüstan içerisinde Özerk bir Cumhuriyete dönüştürüldü. Abhazlarm ve diğer Kuzey Kafkasya Halklarmın Stalin döneminde ugradığı baskılar hala unutulmamıştır ve halklarm öz yönetimlerini veya devlet yapılanm korumaktaki kararlılıklanm anlamakta önemli bir faktördür.
Diğer Kuzey Kaf.kasya Halklan gibi, Abhazlar da birçok defalar Rus Çarlan ve Sovyet Liderleri tarafmdan kültürel zulme, sürgüne ve politik baskıya uğratıldılar. Stalin ve Beria döneminde bu baskı, yeni boyutlara ulaştı. Savaş yıllan sırasmda Çeçen ve Inguşlar toptan Orta Asya’ya sürüldü. Abhazya’da sürgünün yanmda 1933-1943 yıllan arasmda şiddetli bir Gürcüleştirme stratejisi uygulandı. Kültürel kurumlar ortadan kaldırıldı, Gürcü dili dayatıldı, Abhaz dilinde ve Abhazlar hakkında eğitim yasaklandı ve çok sayıda Gürcü’yü (öncelikle Migrelleri) Abhazya’ya ıskan etmek üzere büyük bir nüfus transferi programı uygulamaya koyuldu. Bu göçmenleri cezbetmek içın Migrel stilmde köyler kuruldu.
Stalin’in ölümünden sonra, Gürcüstan’m Abhazya politikası kademeli olarak iyileşti. Ebhaz okullan yeniden açıldı, daha önce kendilenne yasaklanmış olan mahallli politikaya Ebhazlar yeniden girdi, Abhaz dilinde basm ve yazına yeniden izin verildi. Abhazlar bir defa daha, meşakkatle, kendi kültür ve ulusal kimliklerini yeniden kunnaya başladı. Tüm bunlara rağmen Gürcüleştirme politikası devam etti. Brejnev döneminde gerginlik yeniden arttı ve 1977-1978’de, yeni Sovyet Anayasası üzerindeki tartışmalarla ilgıli olarak, doruğa çıktı. Toplumsal karışıklıkları bastırmak üzere asker sevkedildi. Moskova’dan bir Komisyon gönderildi ve Gürcü otoritelerinin bazı Ebhaz taleplerini yerine getirmeleri sağlandı. Fakat, gerçekte sözde kalan Abhazya Özerkliği ile ilgili olarak önemli değişiklikler olmadı.
Sovyetler Birliği’ndeki 1988’den sonraki durum, Birliğin diğer bölgelerinde olduğu gibi, hem Gürcüler’i, hem de Abhazları bağımsızlık taleplerinde cesaretlendirdi.
1988 ve 1990 boyunca Gürcüstan SSC Anayasa Mahkemesi, Gürcüstan’m, Sovyetler Birliği’nden ayrılmasmı sağlayacak bir dizi karar aldı. Gürcüstan’ın resmen SSCB’nin bir parçası olduğu Şubat 1921’den itibaren kurulmuş olan bütün devlet kurııluşlan geçersiz ilan edildi. Bu tarihten itibaren kabul edilmi~ olan bütün yasalar da hükümsüz ilan edildi.
Gorbaçov’un Perestroykası’da Ebhazlara ve diğer azmlıklara yeni umutlar getirdi. Haziran 1988’de 60 ileri gelen Abhaz, Gorbaçov’a bir mektup kaleme alarak, şikayetlerini ayrmtılı olarak ifade ettiler ve bütün vatandaşlarm çıkarı için bölgenin gerçek bir özyönetime kavuşması için Abhazya’mn daha önceki, Gürcüstan’a özel antla~mayla bağlı Abhazya SSC Statüsünün yeniden kurulmasmı teklif ettiler. Mektuptaki öneriler Abhazlar tarafmdan olduğu gibi, Gürcüler de dahil olmak üzere, Abhazya’nm Abhaz olmayan halkı tarafından da desteklendi.
Bir sonraki yılm Mart ayında, Lıhnı’daki bir kitle mitinginde, 30.000 ki~i bir dilekçe imıalalayarak, Abhazya’nın 1931’den önceki egemen statüsünün yeniden kurulmasmı istedi. Bu hadiselere Gürcü yöneticilerinin tepkisi çok olumsuz oldu. Gürcüstan’m Ebhazya’daki g,ücünü ve etkisini sağlamla$tırmak üzere, Tiflis Universitesi’nin Suhum’daki bir ~ubesini açmak da dahil olmak üzere bir dizi önlem aldılar. Bu hadise, Temmuz 1989’da Suhum ve Oçamçira’da çatışmalara neden oldu. TJlkenin Rusya hakimiyetinden bağımsızlıgını kaıanması umutlanyla birlikte, Gürcüstan’da milliyetçi duygular yükselmeye başladı ve 1988 sonlannda Gürcü dili için bir devlet programı taslağı hazırlandı ve Agustos 1989’da yasala~tı. Gürcü dilini bütün okullarda mecburi kılan ve yüksek okullara giri~lerde Gürcü dili ve edebiyatı testlerim ön şart yapan bıı yasa, yem bir Gürcüleştirme giri,~imi korkıılarını artırdı ve 1918-1921 ve 1935-1953 anılarını yeniden canlandırdı.
Ağustos 1990’da Abhazya Parlamentosu, Gürcü milletvekillerinin katılmadıgı bir oturumda egemenliğini ilan etti fakat, Gürcüstan’m toprak bütünlüğünü koruyacak bir federatif ilişki için Gürcüstan hükümetiyle görüşmelere ba~la~mak konusundaki arzusunu vurguladı. Imzalanması beklenen yeni Birlik Antla~masmdan önee Sovyetler Hirligi`nin bütün özerk cumhuriyetleri, benzer egemenlik deklerasyonlan kabul etmişl~di.
Eğustos 1990’da Abhazya Parlamentosu, tarihçi V ladislav Ardzınba’yı ba$kan seçti. Ardzınba, özellikle Hirlik Parlamentosundaki milletvekilligi sırasmda SSCB içerisindeki azınlık haklarmı korumaktaki aktif rolü dolayısıyla Abhaz toplumunda çok seviliyordu. Gorbaçov’un yeni Birlik Andaşması konusundaki 17 Mart 1991 tarihli genel referandum, Ebhazya ve Gürcüstan arasmdaki gerginlikte büyük bir katalizör oldu. Gürcüstan Parlamentosu, Gürcüstan halkının bu referanduma katılmasmı yasakladı, fakat Abhazya seçmenleri referanduma katıldı ve ezici çoğunlukla, önerilen yeni egemen cumhuriyetler birliğine bir özerk cumhuriyet olarak katılma yönünde oy kullandı. Gürcüstan hükümeti, daha önceki kararm ihlali olduğu
gerekçesiyle, referandum sonuçlarımı derhal iptal etti.
Gürcüstan’m seçimle gelen Gamsakhurdia hükümeti ile yapılan görüşmelerde, Abhazya liderleri, Abhazya için iki kamaralı bir parlamento önerdiler. Bir kamara, nisbi temsil bazında bütün seçmenleri temsil edecek; diğeri de Abhazya nüfusunun oluşturan değişik milliyet gruplarmı temsil edecekti. Uzun müzakerelerden sonra Ebhaz liderleri, her etnik gruba parlamentoda belli sayıda koltuk tahsis eden yeni bir Abhazya seçim kanununu kabul ettiler. Parlamentodaki 65 koltukdan 28’i Ebhazlara, 26’sı Gürcülere, 11’i de diğer azuılıklara tahsis ediliyordu.
Her azınlık grubu için ilave koruma tedbiri olarak, belli kararlar % 75 oy çokluguyla kabul edilecekti. Aralık 1991’de bu temel üzerinde yeni bir parlamento (Yüksek Sovyet) seçildi. Bir yanda Gürcü milletvekillerinin, diğer yanda da Ebhaz, Ernıeni, Rum, Rus ve diğer azınlık miletvekillerinin oluşturduğu iki blok teşkil edildiği için, birkaç ay içinde parlamento felç oldu.
Oy çokluğuyla alınan kararlar, parlamentoda azınlık bloğunu oluşturan Gürcü milletvekilleri tarafından birçok defalar reddedildi. Bu durum, Gürcü milletvekillerinin
parlamentoyu terkedip, ayn bir mekanda oturum yapmaya ba,glamaları sonucunu getirdi.
Bu dunım böyle devam ederken, bir zamanlar popüler olan Gamsakhurdia ile genişleyen muhalefet hareketi arasmda bir Gürcülerarası gerilim artmaya başladı. Gürcü Ulusal Muhafızlan’nın başı Tengiz Kitovani nin başkanlık ettiği bir kanlı darbe, Gamsakhurdia’ mn tilkeden kaçıp, siyasi mülteci olarak Çeçenistan’a gitmesiyle ve Edvard Şevardnadze’nin başkanlık ettiği bir Gürcüstan Devlet Konseyi kurulmasıyla sonuçlandı.Kitovani’de Devlet Konseyi’nin Savunma Bakanlığı’na atandı.
Şevardnaulze’nin ilk hedefi ve başarısı, Gürcüstan’ın uluslararası camia tarafmdan tanınması idi, bu Mart 1992’de gerçekleşti. Gürcüstan’ın uluslararası camia tarafından tanınması, bu ülkenin kendisine ait olduğunu iddia ettigi sınırlann da tanınması ve dolayısıyla Abhazya’yı kendi topraklarına dahil etmesi anlamına geliyordu.
26 Haziran 1992’de Abhaıya Cumhurbaşkam Ardzınba, Gürcüstan Devlet Konseyi’ne, Abhaıya ile Gürcüstan arasmda federatif veya konfederatif ilişkiler ve Gürcüstan’m toprak bütünlüğünü sağlamayı öneren bir antlaşma taslağı yolladı. Bu taslak, bütün azmlıklarm haklarmı Abhaı ve Gürcü yasalanyla garanti eden ve görüş farklılıklarım askeri güç yoluyla çözmeyi reddeden hükümler içeriyordu. Gürcüstan Devlet Konseyi yamt vermedi.
Gürcüstan’ın, Abhazya’nın spesif’ık olarak zikredilmedigi 1921 Gürcü Anayasasmı yeniden yürürlüğe koymasına yamt olarak, Abhazya parlamentosunda kalan parlamento grubu, cumhuriyetin 1921-1931 arasmdaki statüsünü belirlemiş olan 1925 Ebhazya Anayasası’m yeniden yürürlüğe koydu. Bu Enayasanm 4. maddesine göre Ebhazya “Gürcüstan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ile özel bir birlik antlaŞması bazında birleşiyordu” ve bu antlaşma üzerinden Transkafkasya Sosyalist Federatif Birlik Cumhuriyeti’ne giriyordu ve “bu sonuncu cumhuriyet üzerinde de SSCB’ne giriyordu.” 5. madde “Abhazya SSC’nin hem Transkafkasya Federasyonu’ndan, hem de SSCB’den serbestçe ayrılma hakkını saklı tutan” bir hüküm içeriyordu. Gürcüstan Parlamentosu, Ebhazya’mn bu kararmı derhal iptal etti.
Abhazya Parlamentosu 12 Eğustos 1992 ‘de Abhazya ve Gürcüstan arasında gelecekteki Federe İlişkileri görüşmek üzere Şevardnadze’ye yeni bir çağnda bulundu. Abhaz önderliği yaptıgı çağnda, Abhaz ve Gürcü Hükümetlerinin ayn ayn ve ortak yetki ve sonımluluklanna değinilmesini istiyordu. Eynca, Birlik veya Federal Organlarm temsili yapılarmm ve seçim yapmak ta dahil olmak üzere bu organlann kunıluş prosedürlerinin tartışılmasını öngörüyordu. Abhaz ve Gürcü üst düzey yöneticileri arasındaki temaslar askeri harekatm başladığı 14 Agustos’a kadar sürdü. Eym gün Abhazya Parlamentosu da Gürcüstan Devlet Konseyine sunulan anlaşma taslağını tartışacaktı.
Abhazya’daki askeri çatışmanm temel sebebi Gürcüstan Devlet Konseyi’nin Milli Muhafız Birliklerini Abhazya’nın Başkenti Suhum’a göndenne kararı almasıydı. Bu karann resmi kanallardan açıklanan gerekçesi devam eden ve özellikle demiryollan hattını etkileyen, sabotaj ve yağmanın durdunılması ve devrik başkan Zviad Gamsakhurdia taraftarlannca kaçırılan Gürcü yetkililerin kurtar>Imasıydı. Doğrulanamayacak her iki iddianın da Abhazya’mn işgali için bahane teşkil ettiğini söyleyen Abhaz yetkililer, sabotaj ve yağmanm Gürc~stan’m diger bölgelerinde de yapıldıgmı rehinelerin ise ülkelerinde bulunmadığmı vurguladılar. Buna ilaveten, Abhaz makamlan rehinelerin kurtanlması çabalanna yardımcı olmak teklif’mde de bulunmuşlardı. Birkaç gtin sonra Gürcü Savunma Bakam Kitovani Askeri Operasyonun esas amacının Ebhazya Parlamentosundan kaynaklanan aynlıkçı hareketlerin engellenmesi olduğunu açıkladı.
Abhazya Parlamentosu Gürcü Askeri müdahalesini işgal ve ilhak olarak kınarken, Nisan 1992’de Savunma Bakam Kitovsni ile imzalanan ve Abhaz mercilerinin izni olmadan Gürcü. Kuvvetlerinin Abhazya’ya ginnelerini yasaklayan anlaşmanın ihlal edildiğini dile getirdi. Gürcüstan Devlet Konseyi Başkanı Edvard Şevardnadze’ye göre ise topraklannda birliklerin yer değiştirmesi hükümranlık haklan idi. Şevardnadze, UNPO Delegasyonuna, 11 Ağustos’da Ardzınba’yı telefonla arayarak kuvvet göndenne niyetinden bahsettiğini söyledi, ancak bu iddia Ardzınba tarafmdan kati surette yalanlandı. Abhazlar buna karşılık, 1978 tarihli Sovyet Enayasası’nın bile, muhtar bir Cumhuriyetin Yüksek Sovyetinin izni olmadan askeri kuvvet göndenne yetkisine sahip olmadığma dikkat çektiler.
Abhazlar, uzun süren gerginliğe ve Suhum caddelerin- de bile savaş olasılıgından sözedilmesine ragmen Gürcü işgaline hazırlıksız yakalandılar. Abhaz Sivil Muhafızlan veya diğer lıâr deyişle milli muhafızlar, ilerleyen Gürcü birliklerine karşı başansız bir direniş gösterdiler. Tank ve helikopterlerle desteklenen Gürcü kuvvetleri Suhum’u ele geçirerek Ebhazya Parlamentosu’nu fesh ettiklerini ilan ettiler. Dört gün sonra takviye işgal kuvvetlerinin gelmesinin ardmdan Gürcü askerleri ile Abhaz sivil muhafızlan ve gönüllüleri arasında ciddi çatışmalar başladı. J. İoseliani ve G. Karkareşvili komutasındaki Gürcüler Abhazya’nın Kuzeybatı kıyısmda Rusya sımnna yakm bir noktada bulunan stratejik öneme sahip Gagra şehrini ele geçirdiler.
Bu gelişmeler devam ederken, Abhaz direnişçilere katılmak üzere Kuzey Kafkasya’dan gönüllüler ulaşmaya başladı. Gönüllüler, 1989’da büyük ölçüde Ebhazlarm girişimiyle kunılan Kafkas dağlı Halklar Konfederasyonu tarafmdan gönderiliyordu. Kuzey Kafkasya’daki tüm halk cephelerinin birleşerek mey- dana getirdikleri Konfederasyonun karar mercüni Avrupa Parlamentosundan esinlenerek kunılmuş bir meclis oluşturuyor. Amacı üyeler arasında ekonomik ve kültürel işbirliğini geliştirmek, muhtemel anlaşmazlıklarda arabulucuk yapmak ve dış saldınya uğrayan üyelerine destek vennek olan bu örgütün temelinde Kuzey Kafkas halklarının milli hedeflerine ulaşmada karşılaşacakları engelleri ancak dayanışma içinde aşabilecekleri bilinci yatıyor.
Abhaz önderliği Suhum’un 45 km kuzeybatısmdaki kıyı şehri Gudauta’ya taşmarak geçici hükümet kurdu. Binlerce Ebhaz, Enneni ve Rus’un Suhum’u terketmeainin yanısıra 3 aydan az süren şiddetli çarpışmalar sonucunda Gürcülerin de dahil olduğu her etoik topluluga mensup onbinlerce sivil de Abhazya’yı terk etti. Bazı tahminlere göre Abhazya nüfusunun yansı yerinden oldu. Her iki tarafın da çok sayıda kayıp verdiği, sivillerin ağırlıkta olduğu söyleniyor. Şevardnadze 21 Ağustos’da askeri harekatla ilgili tüm sorumluluğu reddetti ve kuvvetlerinin geri çekildiğini ilan etti. Buna karşm Gürcüler Gudauta’ya saldırdılar ancak püskürtüldüler. Bu tarihten üç gün sonra 24 Egustos’da Şevardmdu Abhazlan direnişi sürdürürlerse tam ölçekli savaşla tehdit etti. Aynı gün Suhum’ daki Gürcü kuvvetlerinin yeni komutanı General Georgi Karkaraşvili, televizyon konuşmasmda, “97 bin Abhaza karşı 100 bin Gûrcûyû gözden çıkaracağını ve Abhazları tamamen yok edeceğini” söyledi.
3 Eylül’de Moskova’da Rusya Federasyonu Başkam B.Yeltsin ve Şevardnadze’nin Abhazya’da Eteşkes ile ilgili yaptıklan görüşmede vanlan anlaşmayı, Ardzınba ve K.Kafkasya Cumhuriyetleri’nin liderleri de imzaladılar. Ancak Ardzınba, Şevardnadze’nin de teyit ettiği gibi anlaşmayı baskı altmda arzusu hilafına imzaladığını ileri sürdü. Eteşkes Enlaşması’nın temel hükümleri; Gürcüstan’m toprak bütünlüğünün onaylanması, ateşkesin 5 eylülde yürürlüğe ginnesi, Abhazya’ da faaliyet gösteren tüm illegal silahlı gruplann silahtan armdırılması ve geri çekilmesi ile Gürcü kuvvetlerinin de demiryolu ve diger önemli tesisleri sabotajdan konımaya yetecek kadar bir indirime gidilmesinden oluşuyordu. Anlaşma, hükümet işlevinin meşnı Abhazya makamlannca Suhum’da 15 Eylül 1992 tarihinde başlamasım ve hükümlerin yaptınmına Birleşmig Milletler ile AGİK tarafından destek verilmesini öngö rüyordu.
Ateşkes Anlaşması hiçbir zaman eksiksiz uygulanmadı. Aralannda Şevardnadze’nin de bulunduğu Gürcü yetkililer, karşı tarafı anlaşmaya uymamakla suçlarken, bütün Gürcü kuvvetlerinin geri çekilmesinin uzlaşma için ön şart olduğuna inanan Ardzınba ve Abhaz liderler de, işgal güçlerinin anlaşmanın hilafına olarak çekilmediklerinde ve ateşkesi sürekli ihlal ettiklerinde ısrar ettiler.
Üç Gün süren şiddetli çarpışmalar sonucu 3 Ekimde Gagrayı geri olan Abhaz birlikleri, aynca Kuzey Batı Abhazya’yı da işgalcilerden temizlediler. Gürcüler bu durumu 3 Eylül Eteşkes anlaşmasının ihlali olarak yonımladılar.
Gürcüstan Savunma Bakanı Kitovani 29 Ekim’de yaptığı açıklamada, “Gürcüstan Devlet Konseyi’nin, içinde hiçbir muhtar bölge bulunmayan üniter bir devleti hedeflediğini” söyledi.
Rus, Gürcü ve Abhaz temsilcileri 19 Kasım’da yaptıklan görügmede, 20-29 Kasmı arasmda uygulanacak ve Suhum ile diğer bölgelerden Rus asker ve malzemelerin tahliyesine imkan verecek bir ateşkes üıerinde anlaştılar. Ancak Abhazya Parlamentosu Gürcü kuvvetlerini ateşkesi birçok defa ihlal etmekle suçladı.
Önceki görüşlerinden uzaklaşan Şevardnadze 3 Eralık’ta Rusya televizyonunda yayınlanan ve Gürcüstan Parlamentosu’na hitaben yaptığı konuşmasmda Ebhazya’daki anlaşmazlığı sona erdinnek için banşçı yollarm tıkandıgım, askeri çözümün tek çare olduğunu ve bununda yakında başlatılması gerektiğini söyledi.
İNSAN HAKLARI VE KÜLTÜR VARLIĞININ TAHRİBİ
Heyet, iki tarafm karşılıklı suçlamalarda dile getirdigi insan haklan ihlallerine ve kültür soykırımma özel dikkat sarfetti. Heyet üyeleri, gerçekçi bir dunım değerlendirmesi için Abhaz, Gürcü ve diğer göçmenlerle, Abhazlann elinde bulunan savaş esirleri ile Suhum, Gagra ve işgal altmdaki köylerin sakinleri, yerel makamlann ve Uluslararası Kızılhag temsilcileri ile konuştu.
Tıp yetidlileri, insan haklan ihlallerinin kurbanlan ve tanıklan dinlendi. Kültür kurumlanna yapılan saldın ile ilgili olarak tanık ve güvenilir kaynaklarla görüşüldü. Askersel davranı~lan açı~a ~ıkarmak için de, aiyasi önderler ve askeri yetkilılenn yamsıra Gürcü savaş esirleriyle de konuşuldu. Heyetin bulgulan nispeten yüzeysel olduğundan insan haklan örgütle- rinin daha kapsamlı soruştunnalan zanuidir.
Heyet, Gürcü kuvvetleiinin Abhazyayı işgal ettikleri 14 Ağustos 1992’den bu yana insan haklarmı sistematik olarak ihlal ettiklerine dair yeterli delil toplamıştır. Elde edilen bulgulara göre:
Şehir ve köylerde Abhazlar ve diğer etnik gruplar ciddi saldırılara uğrauuşlardır.
SiviUer, Gürcü vahşetinin esas kurbanları olmuşlardu:
Gûrcü saldırıları özellikle Abhaz siyasi, kültürel, entellüktüel, toplum,sal llderleri hedel almıştır.
Abhazlarım ysnısıra Cumhuriyette yaşayan Ermeni, Rus, Ukraynalı, Estonyalı ve diğer Gürcü olmayan azınlıklar da Gürc3 makamlarca benzer muaraeleye maruz bırakdmışlardır.
Abhaz kûltürünü ve milli kimliğini yoketmek amacına yönelik olarak tarihi ve kültûrel öneme sahip malzeme ve biııalar taşınmış veya tahıip edilmiştir. Gagra’da Abhaılan şiddet kullanmakla suçlayan Gürcü iddialarmı da inceleyen heyet kitlesel ölümlere dair hiçbir kamt bulamazken, geri alman bölgelerde çok sayıda Gürcü evinin Abhaz güçlerince yakıldığını tespit etmiştir.
Yukandaki hükümler heyetin topladıgı ve aşağıda sunulan bilgilere dayamlarak verilmiştir.
Savunnıa Bakanı Tengiz Kitovani’nin genel komutası
altında 14 Ağustos’da Suhum’a giren Gürcü askerleri Gürcü olmayan sivillere karşı saldırı, dayak, cinayet, soygun, işkence eylemlerini gerçekleştirmiş ve evlerin yagmalamıştır. Bu eylemlerle ilgili raporlar Abhazya’ nın Gürcü işgali altmdaki birçok bölgesini ve 14 Ağustos’dan buyana geçen tüm süreyi kapsamaktadır.
Gudauta hastane yetkilileri Gürcü makamlara tutsak düştükten sonra tedavi edilen her erkeğin şiddetli işkenceye manız kaldığını tespit etttiklerini bildirmişlerdir. Birçok kişinin muhtelif kemikleri kınlmış, vücutlanmda sigara söndürülmüş, kulakları kısmen veya tamamen koparılmıştır.
Otopsi raporlanna göre çok yaygm bir vahşet biçimi de Abhaz kadınlannın gırtlak ve rahimlerinden içeri ateş edilmesidir. Cesedi Gürcüler tarafmdan yüksek bir ücret karşılığı verilen bir erkeğin de cinsel orgamnm kesiltniş ve ağzına sıkıştırılmış olduğu otopside görülmüştür. Heyet, Abhaz ve diğer Gürcü olmayan emik gnıplara mensup görgü tanıklannın başka vahşet biçimleriyle ilgili ifadelerini de dinlemiştir.
Gürcü askerlerinin eylemleri Gürcü makamlarmın da kabul ettikleri gibi kısmen silahlı kuvvetlerlede kontrol ve disiplin yokluğuna bağlanabilir. Nitekim Abhaılara esir düşen bir Gürcü subay kendi kuvvetleritıin Gagra’ da zulüm yaptıklarmı teyit etmiştir. Şevardnadze’nin kendisi de nizami bir Gürcü ordusunun mevcut olmadığını ifade etmiş, Başbakan Yardımcısı ve Gürcüstan İnsan Hakları ve Milliyetler İlişkileri Devlet Komitesi Başkam Alexander Kavsadze askerlerin tahrip ve yağma eylemlerine giriştiklerini ve kontrolden çıktıklanm itiraf etmiştir. İşlenen suçlanm, askerlerin “kontrolden çıkması” ile açıklanması tatminkar değildir. Çünkü toplanan kamt- lar Gürcü makamların Abhaz ve diğer sivillere yapılan saldınları emrettikleri veya teşvik ettiklerini ortaya koymaktadır. Abhaz evlerine zorla girerek cinayet, ıtza tecavüz, yağma ve tahrip suçlan işleyen Gürcü askerlerinin beraberlerinde Abhazlara ait isim ve adresleri ihtiva eden listeler taşıdıklan sayısız defalar bildirilmiştir. Bu tip saldırılann rastgele olmadıgı ortadadır.
Gürcü asker ve polisler caddelerdeki şahıslann, ekmek sırasında bekleyenlerin kimliklerini göstennelerini istemekte, Abhaz oldugu teşhis edilenler ise şiddetle tartaklanmaktadır. Bunun sonucu olarak da Suhum’daki zaten sayılan çok aıalmış olan Abhazlar evlerinden çıkmaya cesaret edememektedirler.
Çatışma sırasmda ve sonrasmdaki tavırlarla ilgili olarak da, bizzat Savunma Bakanı Kitovani’nin askerlerine üç gün yağma izni verdiği öğrenilmiştir. C e n e v r e Konvansiyonu’nun yasaklanmasına rağmen Gürcülerin “CLUSTER” bombası kullandıklan, bu silahla yaralanmış pekçok kişiyi tedavi eden Gudauta hastanesi yetkililerinin ifadeleriyle sabittir. Bu yasaklanmış silah Gürcüler tarafından Ağustos ayı sonlarında çok sık, sonrasında ise münferiden kullanılmıştır.
Yaygm bir biçimde kullanılan diger bir silah da, patlaymca etrafına çiviler saçan ve ağır kayıplara sebep olan “GRAD” bombalandır. Abhazya’daki Gürcü kuvvetlerinin Genel Komutanı General Geiorgy Karkaraşvili, 24 Ağustos’da yaptığı televizyon konuşmasında şunları söylemiştir:
“Gürcû askerlerl esir almayacak. Ele geçirdiklerini öidürecek. Gerekirse, 100 bin Gürcünün hayatı pahasına 97 bin Abhazın hepsi öldüı~ülecek ve Abhazların kökü tamanıen kazmacak.”
Heyet bu uğursuz konuşmayı videodan izlemiştir.
Şaşırtıcı bir gelişme olarak, işgal altmdaki Gagra’ya Güney Osetya’da bulunan Gürcü birlikleri, hava yoluyla nakledilmişler Bu kuvvetin komutanı Titlis Yönetimi’ nin emriyle, Gagra’da düzeni sağlamak ve sivil halkı halen bu şehirde bulunan Gürcü kuvvetlerinin taşkınlılclarmdan korumak için gönderildiklerini ileri sürmüştür.
Gürcü askeri makamlan ile işbirliği yapan çok sayıdaki Gürcü sivile karşm bazı Gürcülerin de hayatlan pahasma Abhazlara ve diğer etnik grup mensuplanna yardım etttiklerinin bizzat Abhazlar tarafından ifade edilmesi dikkat çekicidir.
Heyet, Suhum’lu altı aydın ve meslek sahibinden aşağıdaki kurumlarm içindekilerle beraber tahrip veya yağma edildiğini öğrenmiştis:
Abhaz Ûniversitesi, Abhaz Kültûrel Yayınlarının Yönetim Merkezleri, Abhazca Lisan Matbaası, Abhaz Ortaokulu, Abhszya Dil Edebiyat ve Tarilı Enstitüsû, Abhazysı Ulusal Miızesi ve Aı~ivi.
Ljlusal arşivin yakılması Suhum’da çalışan bir Gürcü görgü tamğı tarafmdan da teyid edilmiştir.
Kendileriyle görüşülen Abhazlar, Gürcü Hükümeti’nin Abhaz yurdu ve ulusunu yoketmeyi amaçladığına inarmnaktadırlar. Bu görüşlerini de Abhaz sivillerine, mal ve mülklerine, kültürel ve tarihi eaer ve kurumlara yönelik saldırı ve tahrip eylemleri ile General Karkaragvlli’nin tehditkar televizyon konuşmasına dayandumaktadırlar. Bu uygulamaları geçmişten beri süregelen ve devrik Başkan Gamsakhurdia’nın hız kazandırdığı baskıcı Gürcü Devlet Politikası’nın devamı olarak görmektedirler.
Heyet Abhaz tarafmm Gürcü sivillere karşı tacizlerine rastlamışsa da bu eylemlerin sistematik olmadığmı ve kesinlikle Gürcü vahşeti ile bir tutulamayacağmı saptamıştır. Tanıklar mütecavizlerin Abhaz makamlarca ciddiyetle yargılanarak cezalandırıldıklarmı bildirmişlerdir. Gürcü savaş esirleri de kendilerine çok iyi muamele edildiğini ve Abhazlarla aym yemegi yediklerini ifade etmişlerdir.
Böyleceyi~1erce Gürcü’nün stadyumda katledildikleri ve basılan bir hastanede doktor ve hastaların Abhazlar tarafmdan öldürüldüğüne dair Gürcü iddialarının asılsızlıgı ispat edilmiştir. Abhaz güçlerinin eylemleri bölgeyi terk eden çok sayıda Gürcü’nün evlerinin yakılmasından ibaret oldugu ve Gagra Belediye Başkanı’nın da doğruladığı bu eylemlerin tekerrürünün acil tedbirl~le ödendigi belirlenmiştir.
7. GÜRCÜ VE ABHAZ GÖRÜSLERİ:
Gürcüstan tarafi:
Şevardnadze ve diğer Gürcü liderlerinin görüşleri aşagıdaki gibidir:
“Birleşmiş Milletler’in de dalıil olduğu uluslararası
camia tarafından tanınan Gürcüstan iUniter bir devlettir ve toprak bütünlüğü korunmalıdu•. Bunalıma Abhazlar sebep olmuştur. Abhazların syrılıkçı hareketi ile uluslararası hukukun bize tanıdığı haklar çerçevesinde mücadele ediyoruz.”
Şevardnadze ve Başbakan Yardımcısı A I e x a n d e r Kavsatze, Ebhaz taleplerini karşılamak için ellerinden geleni yaptıklarını, ancak karşı tarafm güvenilir ve makııl olmadığmı vurgulayarak demiryolunu yağmadan korumak için asker göndermenin şart olduğunu dile getirmişlerdir.
Şevardnadze, Ebhazlan teşvikle yardım ettiğine inandığı Rusya’mn tutumundan da memnun değildir ve 3 Eylül Eteşkes görüşmesinde muhatab aldığı için pişmanlık ifade etmektedir.
Şevardnadze, siyasi çözümün ön adımı olan ateşkesin sağlanması için tek yolun, Ardzmba’nında imzaladığı 3 Eylül Entlaşması oldugunu söylemektedir. Bunun anlamı da 3 Eylül’den önceki mevzilere dönülmesi yani bu tarihten sonra Abhaz güçleri tarafmdan ele geçirilen Gagra ve diğer bölgelerin Gürcü tarafına iade edilmesidir.
Şevardnadze, üçüncü bir tarafm müdahalesini sadece “aktif ve etkili arabuluculuk” düzeyinde desteklemekte, BM’in de 3 Eylül Antlaşması’nın yaptırımında rol almasını öngörmektedir.
Z. Abhazya tarafı:
Abhazya Parlamentosu’nun çeşitli bildirilerinin ardından Abhaz görüşü, UNPO heyetinin başkan Ardzınba v e yardımcılan ile Gudauta’da yaptığı göri<‘şmelerde netlik kaıanmıştır.
Abhazlarım ve diger etnik grupların temel am~ı, kültür ve kimliklerini koruyarak geliştirebilecekleri bir öz yönetim biçimine ulaşılması ve Abhazya’nın koşullarına uygun sosyal ve ekonomik pol’itikaların uygulanmasıdır. Bu talepler tarihsel deneyimler ve dış güçlerin, özellikle de Rusya ve Gürcüstan’ın Kuzey Kafkas Halkları’nm özgün, kültürel, etnik ve siyasi kimliklerinin tahribine yönelik mükerrer teşebbüsleri bağlamında dikkate alınmalıdır. Vanlacak antlaşmalar baskıcı ve yokedici politikalan bertaraf etmelidir.
Siyasi çözüm, Abhazya’nın özyönetiminin tanmdıgı ve Gürcüstan’la ilişkilerinin iki devlet arasında yapılan anlaşmaya bağladığı bir Konfederasyonu veya Fedetasyonu hedeflemelidir. Böyle bir çözüm hem Gürcüstan’m toprak bütünlüğünü garantileyecek hemde Abhazyanın Halklarmm, Cumhuriyette yaşayan Gürcü ve Lazlar da dahil olmak üzere, temel taleplerini karşılayacaktır.
Başkan Ardzınba Abhazya’nın çokuluslu özelliğini ve tüm etnik grupların haklarının korunması gerektiğini vurgulamıştır.
Geçmişte vatanlarından sürülerek Dünyaya dağılan ve ağırlıklı olarak Türkiyede yaşayan Abhazlarm istedikleri takdirde dönmelerine izin verilmelidir.
Çatışmalar uzadıkça, maddi-manevi yıkım arttıkça ve Abhaz karşıtı Gürcü propagandası saldırganlaştıkça her iki tarafça da kabul edilebilecek federal bir çözüme ulaşmak zorlaşacaktır. Abhaz önderliği kendilerini millet olarak yok etmeyi hedefleyen Gürcü tarafına itimat edememekle beraber diyalog yolunu açık tutmaktadır.
Çözüme hizmet edecek görüşmelerin başlaması için Gürcü kuvvetlerinin Abhazyayı terketmeleri şarttır ve bir iyi niyet gösterisi beklenmektedir.
8. KUZEY KAFKASYA İLE İLİSKİLER
Güçlü düşmanlara karşı savaş sürgün, küttürel tahribat ve baskı ile simgelenen ortak bir geçmişi paylaşan Abhaz ve Kuzey kafkas halklarının kaderleri de birbirleriyle yakmdan ilintilidir. Tarihteki acı tecrübeleri yeniden yaşamama kararlılıgmı da paylaşan bu kardeş halklar Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla ellerine geçen fu^satı kullanarak nispeten zayıtlayan Rusya ve Gürc~stana karşı haklarını talep etmekte ve varoluşlarını daha sağlam zemine oturtma çabası göstermektedirler. Tüm bölgeye giriş kapısı niteliğindeki Kuzey Kafkasya bölgeai Rusya ıçin stratejik öneme sahiptir. Kafkasya’da askeri varlıgını hala ciddi düzeyde sürdüren Rusyanın Karadenizde egemen durumda olması buna bağlıdır. Kuzey Kafkasya’da halklan birbirine karşı kullanarak geleneksel bir “bSt ve yönet” politikası uygulayan Rusya bugün de kendisine kargı bir cephe oluşturulmasını engellemek amacıyla aym siyaseti sürdürmektedir.
Abhazlarm, Çeçenlerin ve Kabartay’larm tSncülügünde 1989 yılmda Kuzey Kafkas Halklan Konfederasyonu kurıılmuştur. Bu örgüt hükümetlerin değil, cemaat liderleri tarafmdan temsil edilen halklann oluşturduğu bir yapıdır. Amacı Kuzey Kafkas halklannı birleştirmek, kültürel ve ekonomik işbirliğini geliştirmek ve üyelerini dış saldırılara karşı konımaktır.
Kuzey Kafkas Halkları Konfederasyonu Başkanı M.Şanibov bölge halklarının tek başlarma kendilerini koruyamayacaklarını ve uzun vadede var olmak için tek çarelerinin birbirleriyle dayamşmak oldugunu söylemiştir. Abhazya Krizi bir laboratuar kabul edilirse Kuzey Kafkasyalı gönüllülerin yardımıyla başanya ulaşacak bir direniş gelecekte herhangi bir Kuzey Kafkas hallnna yönelmesi olası saldırılan da caydu~acaktır. Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinin Hükümetleri, Ebhazya’daki çatışmalarm dışmda kalmışlardır. Gönüllüler içindeki en kalabalık grubu vatandaşlan oluştuımasma rağmen, Çeçen Cumhuriyeti bile tarafsız kalmıştır. UNPO He•~eti’ne Tiflis’e giderken refakat eden üst düzey bir Cumhurbaşkanlığı Damşmam, Çeçen Hükü- meti’nin görüşlerini şöyle açıklamıştır:
“Hükümetimiz gatışmanın dışında kalmıştır ve her iki tarafla da iyi ilişkileri sürdürmek istemektedIr. Komşu Gürcüstanla da iyi ilişkileri devam ettirmek çıkarımızadır ancak Çeçen Hükümeti ve halkı tüm Kuzey Kafkasyalılar ve Abhazya halkının kendl kaderini tayin haklarını desteklemektedir. Eğer Çeçen gönüllüler Abhazya’ daki kardeşleri ile beraber çarpışmak isterlerse, Hükümetimiz kararlarına müdalıale edemez”.
Çeçen Cumhurbaşkam Dudayev’in öncelikli kaygısı, ülkesinin bağımsızlığını Rusya karşısında güçlendirmektir. Çeçenistan eski Sovyetler Birliği içerisinde Rus Birlikleri veya askeri tesislerinin bulunmadığı tek bölgedir. Rus askeri varlığı geçen sene geri çekilmeye zorlanmıştır. Zengin maden yataklarına (altın, uranyum
vs) ve petrol kaynaklarına sahip cumhuriyet yabancı ülkelerle ekonomik ilişkiler kurarak Rus askeri müdahalesini caydırnıayı amaçlamaktadır. Geçen sene Rus kuvvetleri iki defa Çeçenistan’la çatışmanın eşiğine gelmişler, her seferinde Çeçenistan’m savaş tehdidi üzerine geri adım atmışlardır.
Kuzey Kafkasya ve Gürcüstan’da Rusyamn bölge halklan arasında anlaşmazlık yarattığı veya mevcut anlaşmazlıklardan yararlanacağı inancı hakimdir. Oset-İnguş çatışmasında Rus kuvvetleri barış gücü olduklan resmi açıklamalara rağmen Osetleri açıkça desteklemiştir. Rusya’nm ordusunu İnguş topraklanna sokmak için kendisinin geleneksel müttefıği Kuzey Osetya ile yakm zamana kadar Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’nin bir parçası olan İnguşya ile arasındaki anlaşmazlığı körüklediğine inanılmaktadır. Bu, Rus egemenligine karşı direnişin simgesi Çeçenistan’a karşı bir askeri operasyona zemin hazırlayacaktır.
Rus politikası ile ilgili bu görüşleri taşımakla beraber, bölgedeki anlaşmazlıklarım taraflan Ebhazlar ve Gürcüler de dahil olmak üzere Rusya’yı potansiyel müttefıkleıi olarak görmektedirler. Ebhaılar Gürcülerin kullandığı Rus yapısı silahlara dikkat çekmekte, Gürcüler ise Rusya’yı, Abhazya’ya siyasi ve hava desteği vermekle itham etmektedirler.
Kuzey Kafkas Halklan arasında çok sayıda potansiyel anlaşmazlık vardır ve bunlar Stalin ile haleflerinin çizdiği sınırlardan kaynaklanmaktadır. Kuzey Kafkas Halklan Konfederasyonu önderliği, bu tip anlaşmazlıkları arabuluculuk ve diyalog yoluyla barışçı çözümlere ulaştırmak için bir platform hazırlamaktadır. Encak çabalarının Rusya tarafından engellendiğine inanmaktadırlar. Rusya ise etnik düşmanlıklann şiddete dönüşebileceği hassas bir bölgede barış gücü işlevi gördüğünü iddia etmektedir. Rusyamn gerçek niyeti ne olursa olsun heyetin konuştuğu herkes bölgedeki girişimlerinin faydasız olduğunu ortaya koymaktadır. UNPO Heyeti, kendisi komşu Çeçenistan’da iken ciddi boyutlara ulaşan Kuzey Oset-İnguş meselesinde çatışmaların tırmanması ve özellikle sivil kayıplarının yüksek olmasında Rus müdahalesinin inkar edilemeyeceğini tespit etmiştir.
9. ABHAZYA’YA GİDEN HEYETLER
Abhazya ve Gürcüstan’ı ziyaret etmiş olan en önemli heyeder, Birleşmig Milletler’den iki heyet ve AGİK’ ten iki heyettir. Hki, bölgeyi 1992 Mayısmda ziyaret eden AGİK heyetiydi. İkincisi, BM Politik Işler Departmanı Müdürü Gustave Feissel’in başkanlık ettiği, 12-20 Eylül 1992 tarihleri arasında gerçekleştirilen B M misyonu idi. ~Tçüncüsü, Ekim 1992 ortalarında gerçekleştirilen, Diarmaty’nın Başkanlığındaki ikinci AGİK heyeti ziyaretidir.
Sonuncusu da, Ekim sonunda bölgeye giden BM İnsan Hakları Komisyonu Genel Sekreter Yardmıcısı Blonca Başkanlığmdaki BM heyetidir.
Bu rapor yazılırken, üçüncü bir BM delegasyonu bölgeyi ziyaret ediyordu, fakat bu delegasyonun raporu ve daha önceki bazı heyetlerin raporlan henüz elimize geçmiş değildir.
Yukarda sözü edilen heyetlerin çalışmalarından, ne
UNPO’NUN ABHAZYA RAPORU (Sayfa:9)
Abhazlar, ne de Gürcüler tatmin olmuşlardır. Propaganda olduğunda ısrar etmektedirler.
Abhazlar, bu misyonlarm, Gürcüstan’da veya Abhazya’ nın işgal altındaki bölgelerinde Gürcü bakış açısını dinlemekle geçirdikleri zamanla kıyaslandığında, Abhazya’da, Abhazları ve diğer azmlık mensubu tanıklan, politik liderleri ve diğerleıini dinlemek için çok az vakit ayırdığı keyfiyeti dolayısıyla eleştiriyorlardı. Abhaz liderleri, hazırladıklan raporlan Gürcü yetkililere yolladıkları halde, ne AGİK ne de BM’in, raporlarıtun bir kopyasını Abhazya hükümetine yollama zahmetine katlanmamalan keyfiyeti dolayısıyla da gücenmişlerdi. Gürcü yetkililer, misyonlarım pek başarılı olamadığım ve raporlarımın icraat getirmediğini düşünüyorlardı. UNPO delegasyonu üyelerinde, ilk AGİK heyeti ve özellikle de ilk BM heyetinin raporlarmı okuduktan sonra, bu raporlardaki enformasyonun, resmi Gürcü hükümet bakış açısına çok fazla benzediği ve Abhaz görüşünü yeteri kadar rapor etmediği veya hesaba katmadığı intibaı uyandı. Gerçekten de, 8 Ekim 1992 tarihli BM belgesine ek olarak iliştirilen BM raporunun dogası, Abhazya’da ve Kuzey Kaflcasya’da yaygm olan, BM ve diğ~ hükümetlerarası örgüderin, bu örgütlere üye olan hükümetlere hizmet ettigi ve bu hükümetlerce baskı altında tutıılan halklarm haklarmm korunması konusunda bu örgütlere güvenilemiyeceği şeklindeki hissiyatı körüklemiştir.
10. SONUCLAR VE TAVSİYELER
Heyet, Abhazya’da devam etmekte olan savaştan ve her iki taraftan da asker ve sivil olarak verilen kayıplardan dehşete düşmüşttir. Ölü ve yaralıların çoğunluğu sivildir.
Ağır can ve mal kaybı vardır ve her iki tarafca da pek çok bina tahrip edilmiştir.
Her iki taraftan da, yaygın insan haklan ihlali iddialan vardır. UNPO Delegasyonu, Gürcü birliklerinin Abhazlara ve Gürcü olmayanlara karşı uyguladıgı yaygın vahşetle ilgili önemli kanıtlar toplamıştır. Delegasyonun izlemmi, bu vahşetin yalnızca silahlı kuvvetlerdeki disiplin noksanlığına isnat olunamayacağıdu. Gürcü askerleri ve destekçileri tarafmdan, Abhazların ve Ebhazya’daki Gürcü olmayan diğer azmlık halklarm evleri ve kültfirel kurumlan yaygm olarak yağmalatumş ve tahrip edilmiştir. Delegasyon, Gürcü askerleıW ce, hamile kadmlar ve çocuklar da dahil olmak üzere işkence, dövülme ve katle maruz kalan sivil magdurlarla ve tanıklarla konuştu. Gürcü askerlerinin yaptığı mezalim iddialan, sorumlu Gürcü yetkililerce de dogrıılanmışcır.
Delegasyon, Ebhaılarm yaptığı tahribatla ilgili kamdar bulmuştur: Ebhaz kuvvetleri, Ekim’de Gagra’yı ele geçirdikten sonra, Gagra ve civarmda pekçok evi tahrip etmişlerdir. Gagra’nın kuzeyindeki köylerdeki evlerin de tahrip edildiği anlaşılmaktadır. Fakat delegasyon, Gürcü yetkililerin ve basımn rapor ettiği gibi herhangi bir kitlesel katliamla ilgili kanıt bulamamıştır. Gerçekte, bu tür olaylarm cereyan ettiği söylenen yerlerdeki sakinler, Gürcüler ve Ruslar da dahil olmak üzere, bu iddialarm
Kayıplarm önemli bir kısmı, Cenevre Konvaasiyonu ile yasaklanan ve Gürcü askerlerinin kullandığı bilyalı bombaların sonucudur.
Delegasyon, Ebhazya’da yeni bir ateşkes müzakeresinin gerekli olduğu görüşündedir. 3 Eylül tarihli ateşkes anlag ması asla etkili bir şekilde uygulanmamıştır ve her iki taraf da birbfrini ateşkesı ihlal etmekle suçlamıştır. 20-29 Kasım tarihleri arasmdaki geçici ateşkes yalmzca, Rus personeli ve teçhizatmı tahliye etme sınırlı amacma hizmet etmiştir. Şimdiki şartlar altında, 3 Eylül tarihli anlaşmaya dönmek gerçekçi degildir.
Taraflardan herbirinin kaygılannı yeni bir yaklaşımla hesaba katan yeni bir girişim gereklidir.
BM ve AGİK’den bir dizi araştırma grubu gelmiştir. Bunlarm, Abhaz görüşüne yeterli dikkati göstermedikleri anlaşılıyor.
Bugün gerekli olan, aktif ve etkili bir arabuluculuktur. Bu konuda Başkan Şevardnadze ve Başkan Ardzınba UNPO Delegasyonuna desteklerini ifade etaıişlerdir. Bir arabulucu heyeti, her iki tarafm güvenine haiz olmalıdır.
Lnsan hakları örgütleri ve insani yardım örgütleri serbestçe Ebhazya’nın her tarafma girebilmelidir ve her iki tarafta da büyük miktarlara ulaşan sığınmacılara yardnn etmek üzere BM Mültecilere Yardım Komisyonu davet edilmelidir. Katkasya bölgesi ve özellikle Kuzey Kafkasya, Batıda ciddi bir enformasyon eksikliği olan bir sahadır. Uluslararası kamuoyu Abhazya’daki duıııma acilen dikkat göstermeye, savaşm ve ıstırapların davam etmesi ve komşu bölgelere yayılması gibf çok ciddi bir tehlike vardır.
Kafkasya bölgesindeki degişik ülkelerde pek~ok insan UNPO Delegasyonuna, Ruslann, ağır askerı teçhizat kullanmak da dahil olmak üzere, bölgeye politik ve askeri müdahalesinin, istikrarsızlık, belirsizlik ve korku yarattığmı söylemiştir. Çeşitli ihtilaflardaki taraflardan herbiri, düşmanlarmı Rusya tarafmdan desteklemekle suçluyor. Diğer taraftan, Abhazya’da Gürcü kuvvetlerinin kontrolündeki bölgelerden sığmmacılarım kaçmasında Rusların gösterdigi yardım takdirle karşılanmaktadır. Rusya federasyonunun, bölge ile ilgili net ve açık bir politikası olmalıdır.
11. UNPO HEYETİ’NİN TAVSİYELERİ
En kısa ıamanda taraflann onaylayacagı yeni bir girişim geliştirilmeli ve Abhazya’da yeni bir ateşkes yürürlüğe konulmalıdır; böyle bir girişim, her iki tarafm da güvendiği üçüncü bir taraf veya taraflarm aktif arabuluculuğu şeklinde olmalıdır;
Böyle bir ateşkesden sonra, Gürcüstan ordusu ve Kuıey Kafkasyalı gönüllü kuvvetlerin Abhazya’dan geri çekilmesiyle ilgili, güven sağlayıcı tedbirler almmalı ve Abhazya’nın gelecekteki statüsüyle ilgili samimi müzakerelere hemen başlanmalıdır;
Abhazya’nın gelecekteki statüsü ve Abhazya ile Gürcüstan arasındaki ilişkilerle ilgili herhangi bir anlaşma, uzun vadeli uygulama için etkili garantiler içermelidir;
AGİK Azınlıklar Yüksek Komisyonu, araştırma yapıp rapor etmek ve bölgedeki durumun daha da kötüleşmesini önleyecek tadbirleri önermek üzere acilen Abhazya ve Kuzey Kafkasya’yı ziyaret etmelidir.
ABHAZYA’NIN GÜRCÜSTAN’A ÖNERDİĞİ ANLAŞMA TASLAĞI
Abhazya Cumhuriyeti’nin Devlet Bağımsızlığı’nın ilan edilmesi ile Gürcüstan Cumhuriyeti’nin Devlet Bağımsızlığı’nın ilan edilmesiyle birlikte, her iki Cumhuriyetin anayasaları kabul edilinceye kadar, taraflar aşağıdaki hususlarda uzlaşırlar;
1. Sözleşme taraflan;
– Dostluk ve karşılıklı saygiyı güçlendirmek, – Sosyal ve ekonomik ilişkileri geliştirmek,
– Eşit haklara dayalı yaşamın tüm alanlarmda işbirligini aruırmak,
– Ulusal azınlıklarm haklarmı da içeren insan haklarmı korumak,
– Milliyetçiliğin önüne geçmek, güç kullanma veya güç kullanma tehdidinden kendini sakınnıak,
– Diğerinin iç işlerine kanşmamak,
– Toprak bütünlüğüne saygi göstermek,
– Gürcüstan ve Abhazya bölgesinde oturan bütün milletlerin, ulusal, dini, edebi ve di~er ihtiyaçlarmm karşılanması konularmdaki emeuerim belirtirler.
2 Sözleşme, taraflan, Gürcüstan ve Abhazya’yı uluslararası işbirliğinin olduğu kadar Rusya Federasyonu’nun diger Cumhuriyetleri ve bölgeleriyle Bagımsız Devletler Topluluğu’nun diğer üyeleri ile antlaşmalarım tam yetkili taratları ve bağnmsız devletler olarak tanır. Sözleşme taraflan, diger tarafm çıkarlanm etkilememek kaydıyla bağımsız olarak diger devletlerle antlaşmalar yapabilir.
â Abhazya Cumhuriyeti, Gürcüstan Cumhuriyeti ile gönüllü olarak birleşik aııcak kendi bölgesinde Gürcüstan ve Abhazya anayasalanyla uyumlu olarak Gürcüstan Cumhuriyeti’nin yargı yetki alanına giren tanınan yetkililer hariç, tüm yasama, yürütme ve yargi yetkilerine sahiptir.
Anayasalar hangi yetkilerin Gürcüstan ya da Abhazya devlet yetkililerince kullanılacağım tayin etmelidir.
4, Hiçbir smır değişikliği veya iki bağnnsız devletin statükosu (hukuki durumu) taraflarm ulusal referandum yada devlet otoritesinin Parlamento kurumlan yoluyla açıklanan tam imzaları olm~an yapılamaz.
5. Toprak, onun doğal kaynakları, su, bitki ve hayvan varlığı Abhazya Cumhuriyeti’nde yaşayan uluslarm malıdır. Doğal kaynaklarm sahipliğini, kııllanımını ve kaderini ilgilendiren konular ikili antlaşmalara olduğu kadar Gürcüstan ve Abhaıya kanunlarma göre ele alınmalıdır.
6. Ebhazya Cumhuriyeti’nin yetkili organlan, Gürcüstan Cumhuriyeti yetkili organlarmm yürütme yetkilerine katılacak ve orada temsil edilecektir.
7. Ortak yasama ile ilgili konular, devletin yetkili
organlan, Abhazya’mn yetkili organlarmın kanunlarma yada yürütme şekline uyarlayacaktır.
8. Abhazya bölgesinde, Abhazya’mn Anayasası ve kanunlan esas olarak kabul edilir.
Gürcüstan yargi yetki alanına ait olarak ilgili olan konularda Gürcüstan kanunlan, Abhazya Anayasası ve kanunlarıyla çelişkili olmadığı takdirde, Abhazya bölgesinde geçerlidir. Ortak yargı yetki alanıyla ilgili konularda Gürcüstan hukukunun temel prensipleri Ebhazya Cumhuriyeti’nin yetkili . yüksek organlarınca onaylandıktan sonra, güç
9 Gürcüstan Cumhuriyeti, Abhazya Cumhuriyeti’nin halkmm vatandaşlıklarmı tanır.
Her iki tarafta, vatandaşlarmın Gürcüstan ve Abhazya Anayasalan ve kanunlan ile uluslararası hukuk tarafmdan güvence altına alınan ve Evrensel İnsan hakları Deklerasyonu tarafından sağlanan sorumlulukları, özgürlükleri ve eşit haklarmdan yararlanmalarmı garanti ederler.
Irk, din ve diğer başka ayrılıkçılık yasaklanmıştır. İki taraf ta nerede yaşadıklarına veya oturduklarına bakılmaksızın vatandaşlarmm haklarmı korur ve olası tüm destegi onlara sağlar. hâ taraf ta bu alanda işbirligi yapacaklardır.
Taratlar insanlarmdan, diğer tarafm bölgesinde oturanlarla ilgili vatandaşlıktan atılması veya vatandaşlığa almması ile ilgili konular vatandaşlık hususundaki Gürcüstan ve Abhazya kanunlarma göre düı.enlenmelidir.
la İki taraf ta, Abhazya Parlamentosu’nun otoritesi altmda yerleştirilecek Abhazya çokuluslu birleşik gücün Abhazya bölgesinde kurulmasıyla ilgili varılan antlaşmayı tekrar onaylar. İki ctımhuriyete karşı işgal veya saldırı tehlikesi ortaya çıkması durumunda, bu güç Gürcüstan Savunma Bakanlıgı’nın otoritesi altma girecektir.
Taraflar, diğer tarafa karşı hareket edebilecek, ırk temeline dayalı hiçbir askeri ünite kurmamak konusunda görüş birliğine vardılar.
11. Dogabilecek herhangi bir anlaşmazlık durumunda ortak saygıyla yönlenen iki taraf sorunun en kısa çözümü için yürürlükteki kanunlara, onların geçerli olmaması halinde uluslararası hukuk prensiplerine dayalı olarak bütün güçlerini ve gayretlerini kullanmada sorumluluk üstleneceklerdir. Anlaşmazlıgm çözüm yöntemi, her özel olay için taraflarca belirlenmelidir.
12 Ebhazya, Gürcüstan Cumhuriyeti’nin yeni anayasası ile buna dayalı anayasal kanunları düzenlemede Gürcüstan’la işbirliği yapmaya son derece istekli olduğunu açıklar.
Gürcüstan, Abhaıya’nm maksatlarımı tam olarak anlar ve Abhazya temsilcilerinin olduğu kadar Gürcüstan bölgesinde yaşayan diğer ulusların temsilcilerinin Gürcüstan Cumhuriyeti’nin yeni anayasası ve buna dayalı anayasal kanunlarının hazırlanması ile uğraşmalarmın gerekli olduğunu hesaba katar.
Bölge hükumetlerinin, Avrupa Konseyi ve diğer uluslararası örgütlere üyelik başvuruları, bu hükumetlerin, halkların ve azınlıkların haklarına gösterdikleri saygı ışığında değerlendirilmelidir.
13. Taratlar, Gürcüstan Cumhuriyeti’nin Sohum’da, Abhazya Cumhuriyeti’nin Tiflis’de tam yetkili temsilcilik bürolan açmalarm
UNPO